XVI. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devleti’nin genişlemiş hudutlarının Macaristan bölümünde geçen bu tarihî romanda Türk ihtişamı ve gücünü anlatan yazar, uçlarda ve köylerde cereyan eden entrika ve kahramanlık dolu hikayeler anlatmaktadır.
Kitaba adını veren Köse Kadı’nın etrafında örülen gizem perdesi merak unsurunu canlı tutarken, roman boyunca anlatılan bir çok kahraman Türklüğü ve Müslümanlığı yücelten olağanüstü özellikleri ile okuyucunun milli ve manevi değerlerini okşamayı hedefler. Ben her ne kadar hamaset kokan bu tarz kitapları sevmesem de kurgu ve üslup ustalığı beni hikayeye bağladı.
Romanda Osmanlı Devleti ve Macaristan’da yaşanan iç ve dış çatışmalara da yer verilir. Hem iç, hem de dış mücadelenin temelinde hak, adalet, inanç, hoşgörü, merhamet vb. değerler ve bunların zıddından (adaletsizlik, hoşgörüsüzlük, merhametsizlik...) kaynaklanan çatışmalar vardır. Bu çatışmalarda Müslüman Türkler, Hristiyan Macarlardan her bakımdan üstün gösterilir. İyi ve körünün bu kadar belirgin, bu kadar keskin bir şekilde birbirinden ayrıldığı romanlar gerçeklik duygusunu zedeliyor doğal olarak. Yine de okunmaya değer.