Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Köy Enstitüsü Yılları

Talip Apaydın

Köy Enstitüsü Yılları Sözleri ve Alıntıları

Köy Enstitüsü Yılları sözleri ve alıntılarını, Köy Enstitüsü Yılları kitap alıntılarını, Köy Enstitüsü Yılları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kafamdaki dünya ile dışardaki dünya birbirine benzemiyordu.
Sayfa 45 - Çağdaş yayınlarıKitabı okudu
"Baksana delikanlı" dedi, "siz necisiniz?" Muzip bir arkadaşımız vardı. "İnsanız" dedi.
Reklam
Köy Enstitülerinin yıkılışı ile en büyük darbeyi köy kızları yedi. Onlar bir zaman daha anaları ablaları, teyzeleri halaları gibi köylerde yitecekler. Yobaz böyle istedi.
Sayfa 93
Biz şimdiden de anlıyoruzda ne oluyor
Gençlik yılları bir bakıma insan yaşamının en boş geçen, oysa en dolu geçmesi gereken yılları oluyor. Bunu sonradan anlayabiliyor insan.
Kalabalıklardan, sığlıktan hoşlanmıyordum. Hep kendi halime kalayım, sessizce çalışayım, okuyup yazayım istiyordum. Bir odam olsun, kitaplığım, yatağım, duvarlarda gönlümce tablolar, eşyam temiz ve düzgün... Bundan hoşlanıyordum. Kalabalıktan, gürültüden bıkmıştım. Doğayı seviyordum, ağaçları, çiçekleri. Küçük bir bahçem olsun isterdim. Toprağı kendi elimle işleyeyim. Bitkileri sulayayım, yetiştireyim.Ağaçlara dokunayım. Onları seyredeyim uzun uzun...
İçten inancım şudur ki, Anadolu kadınlığı, Köy Enstitülü kızlarla ilk olarak değerlerini ve yeteneklerini geliştirme, ortaya çıkarma, tutsaklığını yırtma olanağı kazanmıştı. Siz yobazın iftirasına bakmayın, çoğu uydurmaydı, kuyruklu yalandı onun söyledikleri.
Reklam
Ah bütün okumuşları, yurttaşlarımızın şu günlük yaşantılarına bir indirebiIseydik; bakın o zaman nasıl eğileceklerdi yurt sorunlarına. Bana öyle geliyordu.
Yaşımla birlikte kültürüm, dünya görüşüm geliştikçe, hayallerim de daha bir değişiyor, sorunlarım belirgin şekilde renkleniyordu. Şu var ki çoğu zaman gerçek başka çıktı. Benim kurduklarım hiçbir zaman yaşama uymadı. Kafamdaki dünya ile dışardaki dünya birbirlerine benzemiyordu. Faydasız ve boş olduğunu bile bile, bazen şimdi bile düşler kurarım. Kendime ait, yurda ve dünyaya ait, şöyle olsa, böyle gitse gibilerden dileklerde bulunurum. Ama nerde... Bakarım hep tersi çıkar. Onun için hep kırıla kırıla yaşarım ben. Alıştım böylesine.
Reklam
Bir kere biz öğrenmek, yetişmek susuzluğu içindeydik. Öyle bir yerden gelmiştik ki, çalışıp adam olmak gereğini ta iliklerimizde duyuyorduk. Karanlığın acısını çekenlerin çocuklarıydık.
Fırsat buldukça dışarılara çıkardım. Seydi suyunun kıyısında, Eskişehir şosesinde, çayırlarda tek başıma dolaşırdım. Kırlar hoşuma giderdi. Dünyanın tadını yeni anlamış gibiydim. Geniş düzlükler, yayvan tepeler, tarlalar, otlar, ağaçlar anlatılmaz şekilde beni oyalıyordu, zevk veriyordu bana. Arkadaşların bazılarını sevmez olmuştum. Kabaydılar, kötülük etmekten çekinmiyorlardı. Anlayışsız buluyordum onları. Mümkün olduğu kadar uzak duruyordum. Pazar günleri ya da akşamüstleri dersten çıkınca kitabımı alır, dışarı fırlardım. O gürültüden kurtulunca bir oh çekerdim kendi kendime. Kırlara bakardım, derenin kımıl kımıl akan sularını gözlerdim, otları, ağaçları incelerdim. Uzak denizlerin ortasında bir ada tasarlardım. Ağaçlık, meyvelik. Sazlardan kendi elimle yaptığım küçük bir kulübem olurdu. Beni anlayan bir de sevgilim, Virjini gibi... Kuşlarla, hayvanlarla dosttum. Sonsuz bir sessizlik içinde doğayla baş başa yaşardım. Kitaplarımı okurdum, ağaçlara tırmanırdım. Ormanda dolaşırdım. Kuşların sesini dinlerdim. Her çeşit kabalıklardan, küçüklüklerden uzak, mutlu bir dünyam olurdu. Yaşamak buydu bence. Yıkıcılıktan, bozuculuktan nefret ediyordum. Cahit Külebi'nin, "İnsanlardan buz gibi soğudum İşte yalnız sen varsın Bir akşam bize gel Beni anlarsın" dizelerini yıllar sonra okuduğum zaman, tam beni deyimlemiş diye sevmiştim. Dilimden düşmez olmuştu.
Çay... Aylardır içmemiştim. Bizim için lükstü. O zamanlar öyleydi köylerde.
1.452 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.