Köy Enstitüsü Yılları

Talip Apaydın

Oldest Köy Enstitüsü Yılları Quotes

You can find Oldest Köy Enstitüsü Yılları quotes, oldest Köy Enstitüsü Yılları book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Okul yaşamın bir parçasıydı. Biz karada yüzme talimi yapar gibi hazırlanmıyorduk, bizzat hayatı yaşıyorduk, hayatın bütün gereklerini yerine getiriyorduk.
Okul yaşamın bir parçasıydı. Biz karada yüzme talimi yapar gibi hazırlanmıyorduk, bizzat hayatı yaşıyorduk, hayatın bütün gereklerini yerine getiriyorduk.
Reklam
Yurt deyince, insan bir yeri düşünebilmeliydi. Gönlünde aşka benzer ılık bir şeyler duymalıydı. Bir dereyi, derenin içindeki ağaçları, bir toprak parçasını düşünebilmeliydi. Oralara karışıp giden anıları olmalıydı. Kısacası doğa sevgisinden başlayacaktı her şey. Sonra ben kendi köyümün bozkırların sevdim. Susuz toprakları, geniş düzlükleri, yayvan tepeleri... İçime sindire sindire dolaştım oraları. Susuzluğu, ağaçsızlığı canevimde duydum. Susuzluğun şiirini yazmaya çalıştım. Bozkırları ve bozkır insanlarının çilesini anlattım. Yazarlığım doğa sevgisiyle başlamıştı.
Eğitmen denince, ben hep gayret sözcüğünü de birlikte düşünürdüm. Oyle tamamlar bu iki sözcük birbirini.
Firedökse köyünün bir eğitmeni vardı: Tevük Yurderi. Her yıl birinci sınıfı verirdim. Yüzde doksandan aşağı randıman almazdı. Bütün araç ve gereçleri tamam olan şehir okullarında bile bu verim her zaman görülmezdi. Kadıköprü'nün eğitmeni Enver Han vardı, sonradan bir ağanın tertibiyle eğitmenlikten uzaklaştırıldı. On beş yılda tek başına bütün köylüsünü okuryazar yapmıştı. Daduhta‘nm eğitmenini anımsarım, Mustafa Evren. Eli yüzü diplomahlara pek benzemezdi, ama bir ciddi görev anlayışı vardı, bir namuslu çalışması vardı, hayran kalırdım. Kendinden hiç beklenmeyecek kadar verimliydi. Bir zaman 15 lirayla, sonra 40, şimdi de 150 lirayla yirmi yıldır aynı köyde gık demeden eğitmenlik yapıyordu. Hiçbir öğretmenden daha az verimli değildi. Bir disiplin içinde, dağ devirecekmiş gibi şevkle çalışır ve üstün sonuçlar alırdı.
Sonradan Türkiye'de gerici rüzgârlar esti. "Ucuz Öğretmen olmaz. Ucuz etin yahnisi..." falan diyerek iş demagojiye boğuldu. Sanki her pahalı iyiymiş gibi, Öğretmenin değeri maaşıyla Ölçüldü. Birçok eğitmen yok yere meslekten atıldı. On yıl, yirmi yıl en az ücretlerle köylerde inanılmaz gayretlerle çalışan, binlerce yurt çocuğuna hiç değilse okuma yazma öğreten eğitmenlerin hizmetleri bir türlü anlaşılmak istenmedi. İş gürültüye getirildi, pek çokları yüreklerini verdikleri bu meslekten koparak ayrılmak zorunda kaldılar.
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.