Hiç düşünmemiştim ama neden bu kadar çok insan işsiz sahiden?
Al eline kazmayı, yık duvarı Ve kaç bu hapisaneden Çık git ışığa teslim et kendini Tıpkı önceden giden Ve bir daha dönmeyenler gibi
Reklam
Şah ölüm olaylarına ilişkin konuşmaları yasaklamıştı.
Veba, Tahran ve çevresindeki köylerde binlerce insanın hayatına mal oldu. Haremde üç cariye daha hayatını kaybetti. Halk her cuma Büyük Cami’ye doluşuyor, imanın önderliğinde Allah’tan yardım istiyordu. Sonunda duaları kabul oldu. Çünkü kış beklendiğinden erken bastırmış ve dağlardaki kayalar bile feci ayazdan ufalanıp dökülmeye başlamıştı. Bir hafta boyunca aralıksız kar yağmış, sonra bu karlar buza dönüşmüştü. Durum öyle vahimdi ki. İnsanların soğuktan mı yoksa vebadan mı öldüklerini bilen yoktu. Bunlar yetmezmiş gibi bir de kıtlık başlamıştı. Aç kalan insanların ölümü düşünmedikleri deneyimlerle sabittir. Açlık öyle şiddetliydi ki herkes vebayı unutmuştu.
Şah bir an için kadının çatıdan atlayışını kendisine verilen bir işaret olduğunu düşündü. Kendileriyle pek ilgilenmediği için Şah’tan memnun olmayan halkına özgürlük vermeliydi. Ama bu düşünceyi hemen silip attı kafasından. Halkın özgürlüğe değil, güçlü bir lidere ihtiyacı vardı. Ve o lider kendisiydi.
Büyük kral Darius, dünyanın dört köşesinden haberlerin hızla saraya ulaştırılabilmesi için ulaklarını gece gündüz dört nala yol alabileceği müthiş bir sistem kurmuştu. Mesajları, dağlar ve nehirler üzerinden karşı tarafa ulaştırmak için yankılar, işaretler ve aynalar bile kullanılıyordu. O zamanlar icraatlarımızla gururlanıyorduk. Oysa bugün eşeklerimiz için bir patika yapsınlar diye Rusların eline bakıyoruz.
Reklam