“Sevmek kelimesi senin benim için olan anlamını tanımlayamaz.”
“Nasıl yani?”
“Hiç kimse esaretini benim kadar sevmedi, demek. Kutsal kitaplar şeytanın sürgününü yazdı. Bunun bir intikam olduğunu. İnsanın varlığına olan tahammülsüzlüğünü. Korumaya çalıştıklarından bahsetmedi hiç. Değerli olanı korumak için şeytana dönüşümünden. Ne kadar çok şeyden vazgeçtiğinden, nasıl görüneceğinden, hakkında neler düşüneceklerinden… Böyle bir hayat insanı zamanla esaretin kendine dönüştürür. Hayatım uzun zamandır benim değil, senin. Bundan nefret ettiğim günler oldu, senden nefret ettiğim günler. Sonra ortaya çıkıp gülümsemeye devam ettin. Bu teslimiyetin tek taraflı olmadığını gösterdin. Sana ne yaparsam yapayım bir yusufçuk kuşu gibi dönmeye devam ettin. Ateşe uçmaya devam ettin. Yanmayı göze alarak…”