Kreutzer Sonat
Lev TolstoyMost Liked Kreutzer Sonat Reviews
You can find Most Liked Kreutzer Sonat quotes, most liked Kreutzer Sonat book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Değişmez doğrular
Merhaba sevgili dostlarım,
Bu kitabı okurken nedense aklıma şu söz geldi:
“Kur an Arabistan’da indi, Türkiye’de yazıldı, Mısır’da okundu.”
Bu söze örnek olarak ben de diyorum ki abi Ruslar gerçekten bu kitap işini yapıyor.
Yazarımız Tolstoy’un bu kitabı birçoğumuzun ‘’AŞK’’ ı masumane bir şey olarak gören kişilere karşı bu kitabı bir tokat bir uyanış niteliğindedir. Aşkın şairler ve insanlar tarafından mide bulandırıcı bir şekilde yüceltildiği, AŞK ın bir romantiklik ve sevgi anlamının aksine insanların cinsel arzularını sığdırdığı bir durum olduğunu harika bir biçimde anlatıyor. Aynı zaman da cinselliğin kişilerin felaketine nasıl yol açacağını da harika bir şekilde gösteriyor hepimize. Aşk aşk diye tutturup cinsel arzularını bu kelime altında masumlaştırmaya çalışanların yahut gözümden bile kıskanırım dokunmaya bile kıyamam çünkü ben “AŞIĞIM” diyenlerinmutlaka okuması gereken bir şaheser.
Ayrıca kitabın isminin ne kadar özenli seçildiğini de yazar kitabın içerisinde açıklıyor. Daha önce böyle bir şeyle karşılaşmamıştım sanırım bu da beni kendine hayran bıraktıran harika bir detaydı.
Son olarak diğer incelemelere baktığımda erkek dostlarımın bu kitap özelinde yaptığı incelemeler tamamen kadınları kendilerine şirin göstermek olmuş
:))
Kitap tekrar ve dikkatle okunursa kadınlara hakaret değil erkeklerin aymazlığını ve bilinçsizliğini anlatmıştır yazar.
Sonuç olarak bilginin getirdiği özgürlüğü seçenler, sabit düşüncelerini değiştirmek isteyen ve gerçeklerle yüzleşmeye cesareti olanlar lütfen okusun. Puanım 9/10.
1803 yılında Beethoven tarafından bestelenmiş olan Kreutzer Sonat, Beethoven’ın kavuşamadığı aşkı Kontes Giulietta Guicciardi’ye olan hayranlığını ve aşk acısını yansıtır. Şehvet ve tutkuyu taşıyan, erotik ve cinsel arzuları kışkırtan bir yapısı olduğu da inkâr edilemez. Bununla beraber zor bir sonattır bu. Çünkü Beethoven, yeteneğine hayran kaldığı George Bridgetower ile birlikte icra etmek üzere, oldukça kısa bir süre içinde, ona özel olarak bestelemiştir. Fakat Bridgetower’ın Kontes hakkında ileri geri konuşması nedeniyle Beethoven, çok sinirlenerek eserini ona ithaf etmekten vazgeçip, sonatı bir başka keman virtüözü olan Frenchman Rodolphe Kreutzer’e adamıştır. (1) –Başka kaynaklara göre, bu eserin halka daha çekici gelebilmesi için Kreutzer’in isminin bilinen bir isim olması nedeni ile tercih edildiği ve sonatın böylece Kreutzer’e adandığı ifade edilmektedir.- (2) Kreutzer’in oldukça zor olan bu keman ve piyano sonatını hiçbir zaman çalmaması da öyküyü ilginç bir noktaya taşımıştır. Ne var ki eserin öyküsü burada kalmamış, döneminin sanat kalıplarını aşan niteliğiyle, Tolstoy’a esin kaynağı olmaktan da kurtulamamıştır.
Tolstoy’un Kreutzer Sonat’ı ise, Beethoven’ın bestesinden 86 yıl sonra, 1889 yılında yazımı tamamlanıp yayınlanmış ve dönemin pek çok eleştirmeni tarafından sakıncalı ilan edilmiş; Rusya’da sansürlenmiş, Amerika’da ise yasaklanmıştır. Gerekçesi ise, şaşılmasa gerek, toplumu ahlaksızlığa yöneltmesidir…
Kitabı okudum bitirdim. Tolstoy gibi bir yazardan böyle bir saçma bir kitap okumamıştım. Neden böyle bir kitap yazmış Tolstoy anlamadım. Sıkıla sıkıla okuyup bitirdim hatta bazı yerleri atlaya atlaya okudum. Bugüne kadar okuduğum en kötü Tolstoy kitabıydı. Kitabın konusu ise kadın erkek arasındaki ilişki ve karısını öldüren bir adamın hikayesi. Hikaye bir tren yolculuğu sırasında anlatılagelmiş. Tolstoy bu kitabı yazdıktan sonra çoğu çevreden büyük eleştiri almış. Kitabın yayımlandıktan yıllar sonra kitaba son söz eklemiş eleştirilere cevap mahiyetinde. Neyse bu kadar.
Tolstoy'un incecik kitabına dünyalar sığdırdığı "Kadın Ruhu", yazarın evliliğe ve ilişkilere olan bakış açısını tüm çıplaklığı ve sertliği ile görmemizi sağlayan eseri . Kitapta cok sert bir dille toplumdaki kadinin ve erkegin yeri irdelenmis. Rahatsiz edici olsa da çoğu tespit doğru buldum.
#Okudumbitti
#Kasımyorum2020
#Tolstoy
#Kadının ruhu(232 sayfa)
İki güzel hikayenin yer aldığı kitabımda ilk hikayemiz Hüzünlü evlilik.
Uzun bir tren yolculuğu esnasında,kompartımanınızı paylaştıgınız yabancılarla sohbet eder misiniz?
Peki ya hemen yanıbasınızda oturan yabancının bir katil olduğunu ögrendiginizde ne yapardınız?
Evet,karısını öldüren bir adamın kendi deyimiyle içler acısı evlilik hikayesini ve bir adam karısını neden öldürür ? Sorusunun cevabını bu hikayede bulurken, kitaba adını veren ikinci hikayemiz de kendinden 20yaş büyük bir aile dostuna aşık olan 17 yaşındaki Maşa nın aşkına karşılık bulup evlenmesini anlatiyor.
Evlenmesine evlendi de arada büyük yaş farkı bu aşka gölge düşürür mü?
Tüm hayatını kucuk bir koyde geciren genç bir kızın büyük sehir yaşantisi,balolar,eğlencelerle tanışması bu evliligi ne kadar etkiler?
Aşk tek başina tüm sorunları çözmeye alt etmeye yeter mi?
Bu sorularin cevabıda bu hikayede.
Bunun üzerine Beethoven dinlemeyen, dinlerken Truhaçevski ve kahramanımızın ‘karım’dan başka bir şekilde bahsetmediği karısını hayal etmeyen var mı?
Okuduğum en iyi kitaplardan biriydi. Aşk, nefret, kıskançlık, gözü dönmüşlük, öfke, hırs, pişmanlık, şehvet, kadın, erkek, psikoloji hangi konudan tutarsanız o konu ile ilgili uzun uzun düşündürecek bir kitap, muhteşem bir anlatım ile.. çünkü Tolstoy
.
Basitçe anlatmak gerekirse Pozdnişev’in öyküsü bu. İdeal, temiz bir yuva kurmak isteyen Pozdnişev hayalindeki evliliğe kavuşur ama karısı ona beş çocuk verdikten sonra hastalanır. Kendine her yönden özen göstermesi gerekince ve de gösterince bu onu rahatsız eder. Hele bir de yeniden müzikle buluşmak istemesi, yangına davetiye gibi olur.
.
Kıskançlık demeyi isterdim fakat Tolstoy, Pozdnişev’in iç dünyasını öyle güzel anlatmış ki, bir bunalım, bir kendini kanıtlama çabası, üstünlük, hakimiyet kurma gayreti ile yanıp tutuşan bir adam yaratmış kitabında. Kötü şeylerin olmasını dileyen, gülünç değil, korkunç olmak isteyen bir adam!
.
Sekiz saatlik bir tren yolculuğunda, bir hayata tanıklık etmemizi sağlamış Tolstoy. Adeta o trende yer aldım. Kadınlar, erkekler üzerine yapılan konuşmalara katılmak için inanılmaz bir istek duydum.
.
O kadar başarılı, o kadar iddialı bir kitap ki kadınlar hakkında, yazık edilen kadınlar hakkında uzun uzun konuşturacak cinsten.
‘Ölmek istemiyorum!’ diyen bir kadının daha çığlığını duyurdu bana. Başka ne söyleyebilirim ki bunun üzerine.
.
Çok geç kalmışım bu değerli esere çok! İyi ki okudum.!
