KTN - Kişisel Toplantı Notları

Kaan Çaydamlı

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Üzerine konuşulamayan üzerine, içmek lazım..
Saçlarıyla oynamaktan ve üşümekten hiç vazgeçmeyecekmiş gibiydi. İyi bir günbatımından beklenebilecek her şey vardı gökyüzünde, tüm sıcak renkler, hafif bir esinti ve şarap kokusu. Hiç gülümsemedi, hiç gülümsemeyecekmiş gibiydi. Eski bir hikaye anlatmaya başladığı sırada, ayağının hemen altında küçük bir halka oluştu, sustu. Sanki 'bazen iri bir horoz balığı kadar hırçınlaşabilir her şey: bazen Tartaros çukuru kadar derinleşebilir' demek istedi. O sırada gökyüzünden bir örs düşse ancak dokuz gün dokuz gece sonra varabilirdi yeryüzüne ve tunçtan bir örs düşse yeryüzünden ancak dokuz gün dokuz gece sonra varabilirdi gözbebeklerine. Gerçekten öyleydi, inanın... Uzun, ışıksız ve soğuk bir yoldu, elini adamın göğsünde ısıttı. Sonra sevişelim dedi, doğurmak istiyorum kendimi! hiçbir K.adın doğuramaz(mı) Beni yeniden!?
Reklam
Tıpkı yağmurlu bir sonbahar öğleden sonrasında denize bakma isteğinin, yanınızdaki kadını aşarak kollarınızı sonsuz ağırlaştırması gibi... Ölüm masumdur.
Neyse, çok fazla neyse..
Anımsamadığım kadar yakın bir zaman (bilinen anlamda) önce, kolumu pencereye, alnımı ise koluma dayadığım ve nakaratlı bir şarkıyı sürekli tekrarladığım anımsanırsa, bununla yetinmeyip şu anda anımsamadığım bir Fransızın çok önemli bir metninde mutlaka anlatmış olması gerektiği gibi, bir şeyi kaybetmenin tek yolunun o şeyin bütünüyle içinde olmakla mümkün olduğu bilinirse....Neyse.... Sanırım değişmeyen tek şey hiçbir şeyin değişmediği. Hepinize delirmenizi tavsiye ediyorum....
"hoş geldin" dedi. "geldim" dedim. "nasılsın" dedi "lylyim" dedim. "ee" dedim "yani aynı mi hala daha?", "olmaz" dedi, "niye" dedim, "halbuki oldu yani biliyosun, niye gitmek zorunda kaldım, niye sanki dönemedim, niye kendimi birkaç yüzyıl ötesindeki bir dünyada yürür gibi hissettim bu şehre geri geldiğimde ve niye evime gitmek yerine farkında olmadan buraya geldim".. "karar veremiyorum" dedi. "karar vermek de istemiyorum". "o zaman karar verme" dedim. elimi cebime attım, cebimdeki bozuk parayı çıkardım, "bana doğru at parayı" dedi. "o zaman tura" dedim... firlattım parayı para havada adeta cine 5'de oynayan bir film gibi ağır ağır dönüp ayaklarının dibine düştü.. dönmeye başladı.. sonra üstüne bastı. ayağını çekti... "bak" dedim, baktı, "söyle" dedim, "yazı" dedi. döndü merdivenlerden çıktı, eğildim, iki tarafı da tura olan parayı alıp cebime koydum.
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.