Bu arada iki kardeş etraflarındaki insanları, tiplerini, hareketlerini, konuşmalarını, davranışlarını, seslerini, nelere gülüp nelere kızdıklarını, bilgi ve kültürü az olan insanların dinlediklerini nasıl yanlış anlayıp, düşündüklerini de anlatamadıklarını her fırsatta incelemeye de başlamışlardı. Konuşan, dinleyen ve düşünen insanların yüzlerini belli etmeden seyretmek
çoğu zaman zevkli bile oluyordu, İnceledikçe insanları daha sevimli buluyorlardı. Dikkatlerini çeken insanların taklitlerini yapmak için çabalamak ve yapabilmek iki kardeş için ayrıca
eğlenceli oluyordu, Anadolu'da çok az da olsa bazı erkeklerin sahiden İbiş ismi taşıdıklarını öğrenince de gülmekten kendilerini alamamışlardı. Kukla sahnesindeki İbiş'e benzeyen birisine ise henüz tesadüf edememişlerdi.
Yabancı dillerdeki kuklacılık yayınlarını anlayabilmek, yabancı kukla sanatkârları ve kuruluşları ile anlaşabilmek, mektuplaşabilmek ve yabancı misafirleri ağırlayabilmek için en az
bir yabancı dili bilmenin şart olduğunu Necla ve Fulya kardesler çok iyi anlamışlardı. Mesela Türkçe bilmese idi Bayan Pamela'nın kursları hakkında ne düşündüğünü nasıl anlayacak,
vereceği bilgileri nasıl öğrenebileceklerdi? Belki iki kardeş meşhur bir kukla tiyatrosu sahibi olunca yabancı memleketlere bile davet edilebilirlerdi. Şenliklere, festivallere...