Yirminci yüzyılın ilk Türk köy romanı olan Küçük Paşa Türk edebiyatında bir yol açıcı olarak değerlendirilmiştir. Köy gerçeklerine yer veren ilk romandır aynı zamanda.
Şehirli insanın köy insanı ile ilgili düşünceleri yazar tarafından anlatılırken hayvanlara özgü, rencide edici benzetmeler romanı okurken sık sık karşımıza çıkmaktadır: "Van kedisi gibi taa Anadolu'dan getirilen bu ineğe dikkatlice baktı" cümlesinde bakılan kişi konağa getiren süt ninedir mesela.
Roman Anadolu'dan bir konağa bebeği ile birlikte süt nine olarak getirilen Selime'nin tüm saflığı ile Konak hayatına uyum sağlamaya çalışması ve onun küçük oğlunun da konakta süt kardeşi ile beraber süregelen hayatı üzerine kurgulanmıştır. Sonu ise hüsrandır.
Selime ve oğluna uygulanan psikolojik şiddet ve fiziksel yıkımlar, sınıf farkları, parasal olarak güçlü olan insanların, diğerlerini kullanılıp atılacak bir eşya gibi görmeleri, insanların bencilliklerinin tavan yapması, ve bir çocuk için başka bir çocuğun hayatının karartılması, etkileyici bir şekilde aktarılmıştır.
Türünün ilk örneği olması, akıcı anlatımı ve toplumsal gerçeklere dem vurması açısından iyi ki okudum dediğim ve konu ilginizi çekiyor ise okuyun pişman olmazsınız diyeceğim kitaplardan biri.