Bir metnin, bir kurgunun, bir çocuk hikayesinin insanlık için önemini, küçücük bir fikrin tarihin akışını ne kadar etkileyebileceğini tahmin bile edemezsiniz.
Eğer yaşınız müsaitse Hayy'ı tanırsınız. Çocukluğumda her cumartesi sabahları izlerdim Hayy'ın çizgi filmini. Bu çok eski bir hikayedir aslında. İslam filozofları tarafından yazılmış bir çok versiyonu vardır ve bir çok yazara ve filozofa ilham kaynağı olmuş bir metindir. (Ütopya gibi) Küçük Prens'le Hayy arasında çok benzerlikler gördüğümü belirtip bu bahsi geçeyim.
Okula ilk başladığım yıl kendimde bir şeyi farketmiştim. İçimde konuşan bir ses vardı. Ama o ben değildim. Bazen bana kızıyordu. Bazen gururlanıyordu. Ama benim hissettiğimi hissetmiyor sadece konuşuyordu benimle. - Zaten sonra hiç susmadı.- Acaba diğer insanların da içlerinde konuşan bir benleri daha var mıydı? Ama onları hiç duymadım, sadece kendi sesim vardı. Sanki dünyada bir tek ben varmışım ve diğer insanlar benim dünyamın bir parçasıymış gibi hissettirmişti bu bana. Acaba diğer insanlar da böyle hissediyorlar mıydı? Onların da kendi dünyaları var mıydı? Ya varsa? O zaman çakışmazlar mıydı dünyalar? Nasıl hepsi bir arada var olabiliyorlardı? Ama insanları tanıdıkça gördüm ki Küçük Prens'in her biri kendi gezegeninde yaşayan insanları gibiydiler; krallar, coğrafyacılar, iş adamları, ayyaşlar ve kendini beğenmişler. Hiç biri kaşif değildi. Başka gezegene gitmemişlerdi. Yıldızları çekmecelerine koyabileceklerini sanıyorlardı, tilkileri evcilleştirmiyorlar, çiçeklerin sesini duymuyorlar, kendi gezegenlerine dönmekten korkuyorlar ve oraya bedenleriyle gidebileceklerini sanıyorlardı.