Küçük Prens benim için; mayonez, ortaokuldaki matematik öğretmenim, Star Wars Sequel'leri ve Code Geass'taki gözlüklü kız gibi; hayatımda nefret ettiğim pek çok şeyden sadece biri.
Bu kadar nefret etmemin sebebi, istemeden girdiğim beklenti ve kitabı okuyunca karşılaştığım hüsran. Belki de bu kitap 17 yaşındaki Burak için biraz fazla şeydi, şey...bilemiyorum.
Neyse, kitabı 2 yıl önce okumaya başladım ve daha tilki ile tanışamadan yarıda bıraktım. Peki neden?
Öncelikle kitabın başında daha çocuk olan ana karakterimiz; bariz şekilde, Atatürk'ün 1925 Ağustos ayında, Kastamonu halkına tanıtmak için kullandığı fötr şapkayı bir kağıda çiziyor. Daha sonra yetişkin insanların bu çizimi "Boğa yılanı tarafından yutulan fil" olduğunu anlamamasından dolayı zırlıyor ve yetişkinlere bir dolu giydiriyor. Bense bu kısmı okurken, ileriki sayfalarda neyle karşılaşacağımı az çok kafamda oluşturuyordum; beklediğim gibi de oldu. Daha fazla uzatmayacağım, Küçük Prens karakterinden nefret ettim.
Küçük Prens; egoist, kibirli, ben merkezci, sinir bozucu ve bir astreoidin üzerinde yaşamasına rağmen hiç ilgi çekici olmayan bir karakterdi benim için. Umarım bir gün bu kitabı bitirmeye karar verdiğinde bu yazımdan utanırım ve kitabı beğenirim. Fakat pek olası gözükmüyor.