''Havayı, düşünceler ve söylenecek şeyler doldurdu. Ama böylesi zamanlarda söylenenler yalnızca küçük şeyler’dir. Büyük şeyler içeride söylenmeden kalır ve bekler.''
Büyük Öykülerin gizinin, gizleri olmamasında yattığını uzun zaman önce keşfetmişti. Büyük Öyküler, dinlemiş olduğunuz ve yeniden dinlemek istediğiniz öykülerdi. Herhangi bir yerinden içine gireceğiniz ve rahatça yerleşebileceğiniz öykülerdi. Onlar heyecanlarla ve şaşırtıcı sonlarla gözünüzü boyamazlar. Beklenmedik şeylerle şaşırtmazlar. İçinde yaşadığınız ev kadar tanıdıktır size. Ya da sevgilinizin teninin kokusu kadar. Nasıl bittiklerini bilirsiniz, ama yine de bilmiyormuş gibi kulak verirsiniz. Tıpkı, bir gün öleceğinizi bilmenize karşın hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamanız gibi. Büyük Öykülerde kimin yaşayacağını, kimin öleceğini, kimin aşkı bulacağını, kimin bulmayacağını bilirsiniz. Ama yine de yeniden bilmek istersiniz.