Küçümseme, okurlarını, karısı için sevmediği bir işi yapan adamın şüphe, aldatılma ve küçümseme karşısındaki içselliğinde yolculuğa çıkarıyor.
Psikolojik tahlilleriyle öne çıkan roman, mutlu bir birliktelikten şüphelerle dolu huzursuz bir ilişkiye giden yolda, çiftlerden birinin çalkantılı ve gelgitlerle dolu psikolojisini okura hissettiriyor.
Eserin en güçlü yönü, birbirine en yakın olan -olması öngörülen- eşlerin karşılıklı yabancılığı, bu yabancılığın getirdiği tekinsiz ve güvensiz atmosferi okura benzersiz biçimde hissettirmesi.
Bu büyük eser aynı zamanda bir sistem eleştirisi olarak da okunabilir: Eşine daha paralı bir hayat sunmayı mutluluğa giden yolun harcı olarak gören zihniyetin ve bu zihniyetten çıkan yanılsamaların, giderek nasıl bir bireysel yıkıma dönüştüğü gösteriliyor. Karısının güzel bir evle mutlu olacağını sana adam, sonunda onu hiç düşünmediği başka bir yerlere itiyor. Böylece eser eleştiri oklarını, daha çok parayı kazanmayı hayatın yegane amacı haline getirmiş günümüzün sıradan ve sıradanlığı ölçüsünde vasat anlayışın tam da kalbine saplıyor.