Okuduğum kitaplar "Gariplerin iktidarının yakın olduğunu" müjdeliyor, ahlaklı insanların sonunda galip geleceğini yazıyordu. Yalan karşısında hakikati, riya karşısında samimiyeti, zulüm karşısında adaleti, çirkinlik karşısında güzelliği savunuyordu.
Böyle bir şeyle kırtasiyede göz göze gelince çok korktum, ürktüm, üzüldüm. Sayfalarında açık açık "senin ananı s.....yim, gelmişini geçmişini s.....yim." cümlesi yazan bir kağıt parçası yüreğimin tam orta yerinde bir yangın çıkardı. Çünkü ismi kitap olup da ahlaksız bir dünyaya çağıranı ilk kez görüyordum.
Bu karalamaya kitap demeyeceğim. Demeyeceğim çünkü biz kitabı mukaddes bilir, yere düşse kaldırır, kirlense temizler, sayfaları yırtılsa onarırız.. O ki bizi daha erdemli daha asil bir hayata çağırır...
Böyle bir şeyi evime tabiiki de sokmam. Hatırlar mısınız, "Eğri odunları dergaha taşımayan bir oduncu Yunus vardı hani. Kendisine bunun sebebi sorulunca şöyle demişti: "Bu dergahta eğrilerin işi yok." Gönül dergahıma böyle pis şeyi davet eder mıyım?
"Senin gelmişini geçmişini s.....yim" diyen bir kağıt parçasıyla ilk kez karşılaştım. Yanımda küçük kızım vardı. Bu paçavrayla göz göze gelince yüzüm kızardı, korktum, ürktüm... Böylesi bir şeyle ilk kez karşılaştım...