Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik

Erol Güngör

Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik Posts

You can find Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik books, Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik quotes and quotes, Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik authors, Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik reviews and reviews on 1000Kitap.
Osmanlı devrinde İstanbul'daki zabıta vak'aları ekseriyetle Frenkler ve Hıristiyan azınlıkların eseri olurdu. İstanbul polisi tıpkı bugünkü İngiliz polisi gibi silah taşımaz, sadece elinde bir sopa bulundururdu. A. de la Motraye, 1727 tarihinde şunları yazıyor: "Ben bu memlekette geçirdiğim on sene zarfında yalnız altı haydudun kazıklandığını işittim, onlar da Rum cinsindendi. Türkiye'de yankesiciliğin ne olduğu malum değildir." | Erol Güngör, Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik, Yer-Su Yayınları, 1. Baskı: Aralık 2019, s. 110.
Sayfa 110 - Yer-Su Yayınları, 1. Baskı: Aralık 2019Kitabı okudu
Üstünlük duygusunun Türk halkı üzerinde bazı menfi tesirleri de olmuştur. Elisee Reclus, 1884'de yazdığı Nouvelle Geographie Universelle adlı eserin dokuzuncu cildinde şunları söylüyor: "Meziyetleri bile Türkün aleyhinde neticelere yol açmaktadır. Namuslu, sözüne sadık olan Türk, borcundan kurtulmak için hayatının sonuna kadar çalışmaktan kaçınmamakta, bu sebepten tüccar da hayatı boyunca onu istismar etmesine yarayacak vadeli ve büyük miktarlarda borçlar vererek bu namuskârlıktan faydalanmayı ihmal etmemektedir. Anadolu'da ticaret prensibi şudur: Servetini kaybetmek istemiyorsan Hıristiyana sahibi olduğu malın onda birinden fazla borç verme. Ama bir Müslümana vereceksen korkmadan on mislini de verebilirsin... Bu suretle güçlük çekmeden borçlanan Türk'ün kendine ait bir şeyi yoktur. Çalışma mahsulünün tamamını alacaklıya verir. Halıları, erzaki, hayvanları, hatta toprağı sıra ile yabancıların eline geçmiştir. Nitekim saraçlık ve dokumacılık hariç, hemen bütün mahalli sanayi kolları yabancıların eline geçmiştir. Deniz ticaretiyle sanayiden kovulmuş olan Türk bu suretle kıyı bölgelerinden yavaş yavaş içerilere sürülmüştür. Böylece tekrar eski zamanın göçebe hayatına itilmiş bulunan Türk'e bir çeşit kendi toprağında ücretli amele vaziyeti ifade eden ziraattan başka faaliyet sahası bırakılmamıştır. Çok geçmeden bundan da mahrum edilerek kervancılık ve hayvancılıkla yetinmek zorunda kalacaktır." | Erol Güngör, Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik, Yer-Su Yayınları, 1. Baskı: Aralık 2019, s. 106.
Sayfa 106 - Yer-Su Yayınları, 1. Baskı: Aralık 2019Kitabı okudu
Reklam
İslâm medeniyeti getirdiği manevî kıymetler bakımından çok üstündü ve bu üstünlük sayesinde karşısındaki diğer sistemleri mağlup etti. Bu medeniyetin sahibi ve koruyucusu durumuna geçen Türkler ise, aynı zamanda kendi millî kabiliyetleri olan cesaret, şecaat, sadelik, teşkilatçılık gibi vasıflar sayesinde İslâmiyet'in maddî temellerini de
Sayfa 105 - Yer-Su Yayınları, 1. Baskı: Aralık 2019Kitabı okudu
Osmanlı Türkleri kendi topraklarında yaşayan Hıristiyan ve Yahudi azınlıklara eşsiz bir müsamaha gösterdikleri hâlde, onlar üzerindeki hâkimiyetlerinin bir işareti olmak üzere, bu azınlıkların şehir içinde ata binmelerini, silah taşımalarını ve Müslümanlar gibi giyinmelerini yasaklamışlardı. Tanzimat devrinde Avrupalı devletlerin baskısıyla devlet bütün teb'asını eşit saymaya taahhüd ettiği zaman Türk halkı bu tavri katiyen benimsemedi. | Erol Güngör, Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik, Yer-Su Yayınları, 1. Baskı: Aralık 2019, s. 104.
Sayfa 104 - Yer-Su Yayınları, 1. Baskı: Aralık 2019Kitabı okudu
Hakikatte kültür değişmeleri üzerinde şimdiye kadar yapılan araştırmalar göstermiştir ki, bir kültürün mensupları kendilerini karşıdakilerden daha aşağı gördükleri nisbette yabancı kültürün daha ziyade prestij yaratan dış görünüşlerine önem vermekte, karşıdakilere hâkim bir tavırla baktıkları zaman da daha çok gerçek ihtiyaçlarını giderecek
Sayfa 104 - Yer-Su Yayınları, 1. Baskı: Aralık 2019Kitabı okudu
İslâmdan önce Türklerin hâkimiyet geleneği ilâhî bir kaynaktan geliyordu; İslâmiyetten sonra aynı ideal bu defa yeni dinin kıymetleriyle uzlaştırılmış, Türk hâkimiyeti gaza ve cihad prensipleri etrafında tekrar bir ilâhî kaynak bulmuştur. Fetihlerin gayesi artık Tanrı'nın yüce adını her tarafa duyurmak, İslâm'in üstünlüğünü fiilen yürütmektir. Nitekim şimdiye kadar dünyada görülen imparatorluklar içinde sömürgeci karakter taşımayan yegâne imparatorluk Türklerin kurduklarıdır. Devlet ve nizam fikrine verilen kutsiyet işte buradan gelmektedir; çünkü Türklerin hâkimiyet ideali ancak bu suretle gerçekleştirilmektedir. O kadar ki, din ve devlet aynı manâ taşıyan birer mefhum hâline gelmiş, her türlü gayretin ve fedakârlığın din ve devlet uğruna yapılması bir nass olmuştur. Türklerin elindeki kılıç din ve devlet için çekilir, karşısındaki düşman da din ve devlet düşmanıdır. Devlet de din gibi "ebed-müddet”"tir. | Erol Güngör, Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik, Yer-Su Yayınları, 1. Baskı: Aralık 2019, s. 102.
Sayfa 102 - Yer-Su Yayınları, 1. Baskı: Aralık 2019Kitabı okudu
Reklam
317 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.