Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Küreselleşme Koşullarında Kültürel Psikiyatri

Kültür ve Ruh Sağlığı

Kemal Sayar

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Zamanının aşırı dolu olmasının yarattığı şiddet. Kendine ayıracak zamanı yok Jane'in, zaman yitirdiğini ve zamansal baskı altında olduğunu hissedip bitkinlik ve öfke duyuyor. Dışsal zamana ait taleplerin içsel zamanın önceliklerine el koyması, toplumsal düzenin Jane'e uyguladığı bir şiddettir.
Küresel çağda "kaygan kimlikler"den bahsedilmektedir: Kendilerini hikâye etme kudreti ellerinden alınmış halklar "ustanın araç gereciyle ustanın evini yıkmayı" denemekte, melez kimliklerinin kendilerine sağladığı güvenle sömürgeciliğin dilini deşifre etmektedir. Müphemliğe tahammulün öne çıktığı bir dünyada, kültürel psikiyatr de eski önkabullerinden sıyrılmış ve toplumları içeriden anlamayı görev bilmiştir.
Reklam
Depresyon, erken çocukluk yaşantılarındaki yoksunlukların bir sonucu olarak görülebileceği gibi, nörokimyasal iletkenlerdeki azalma ve değişkenliklerin ve hatta toplumsal bazı etkenlerin sonucu olarak da değerlendirilebilir
''Türkiye'de yapılan çalışmalar gözden geçirildiğinde depresyonun kültürel yönlerinin yeterince ele alınmadığı, çoğu kez Türkiye'de gözlenen depresyonların Batı ülkelerinde gözlenenlerden farksız varsayıldığı, kültürel özellikleri ele alan çalışmaların ise genellikle modernist yaklaşımı benimsediği, Batı ülkelerinde geliştirilmiş ölçeklerin
Bazı hastalar daha önce saklı kalmış utanç ve acı verici öykülerini anlattıklarında duygusal boşalma ve rahatlama yaşarken, bazıları öykülerini zaten defalarca anlatmış durumdadır. Bunlar takıntılı ve değişikliğe imkân tanımayan bir şekilde durmadan yinelerler öykülerini. Böyle durumlarda terapinin hedefi öykünün bütünlüğünü kırmak, yeni öykülerin anlatılmasına olanak sağlamak, geçmişi değerlendirmenin ve geleceği tasavvur etmenin yeni yollarını açmaktır.
Bütün basitliğine rağmen, bu antropolojik bakış açısı kişinin, başka kişilerin de bulunduğu dünyayla ilişkisi hakkında temel bir şeyi kavramamızı sağlamaktadır. Ahlaki olan ile coskusal olan, doğrudan bağlıdır birbirine. Psikolojik kuramlarda sıkça görülen iddialarin tersine, coşkular çoğu zaman bağımsız ya da rasgele dolaşmakta olan bireysel durumlar değildir. Yerel dünyalardaki ahlak yaşantılara bağlıdır. Hem içimizdedir coşkular, hem de dışımızda.
Reklam
''Psikiyatrik bozukluklar da dahil olmak üzere, psikopatolojiler türoluşsal bir tarihe sahiptir ve bütün toplumlarda görülür; ama bunlar kültür tarafından oluşturulmuş, dilleri, inançları, gelenekleri, dünya görüşleri, davranış eğilimleri ve değerleri farklı kişiler tarafından ifade edilir. Genel tıbbi sorunlar, yani 'somatik' semptomlar psikopatolojinin 'doğal' dilinin ayrılmaz bir parçasıdır. Psikopatoloji vakaları ise her zaman bir halkın anlam sistemi içinde yer almıştır. Söz konusu halkın dünyadan ne anladığı, insanların başına gelen hastalık ve felaketlerin nedenlerini nasıl kavradığı, bedenlerini nasıl işleyip neden çöktüğüne dair tasavvurları da bu anlam sistemine dahildir. .. Psikopatoloji halkların anlam sistemlerinden kolayca ayrılamaz; Tezahürleri, sorunlu kişilerin içinde yaşadığı, özgül kültürel temellere sahip koşullar altında gerçekleşir. Psikopatolojiyi nörobiyolojik bir öze indirgemek, onun ne, neden ve nasıl olduğunu gözden kaçırmaya yol açar.''
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.