Ne Batı'yı tanıyoruz, ne Doğu'yu.
En az tanıdığmız ise kendimiziz...
Bilgiyle zırhlanmamış kalabalıklar için aşırıya kaçmayan bir yabancı düşmanlığı emniyetli bir hisardır, ama ömür boyu hisarda oturulmaz.
Kültürden İrfana kitabının sayfalarında geziniyorum. Kitabı babama okutmayı planlıyorum. Henüz üç gün önce geldi ve evinde muhakkak çok sıkılacak. “Birisine sunabileceğim en iyi şey kitap olabilir,” diyerek kitaplığımı karıştırdım. Bu sırada, arkadaşların ilk sayfaya düştükleri güzelim notu okuyorum. Ve ne zaman yan yana gelsek aynı konuyu büyük bir aşkla konuşuruz: Hakikati bulunca kaybetmeyelim.
"Önce, kendimizi tanımalıyız. Maziden koparılmışız. Cami avlusunda bulunmuş bir çocuk şuursuzluğu içinde çırpınıyoruz. Nasıl bir tarihin çocuklarıyız? Ne soran var, ne bilen."