Harika bir polisiye okudum. Hatta okumadım izledim sanki. Her satırı heyecan doluydu. Kitabın ilk sayfasından itibaren kendinizi olayların akışına kaptırıyorsunuz. Fakat ne yazık ki serinin dördüncü kitabı Kum Adam. Üçüncü kitabı yayınevi atlayıp bunu çevirmiş.
Lars Lepler'i diğer polisiye yazarlardan ayıran bir özelliği var. Her ne kadar dedektif Joona Linna serisi olarak geçse de, okuduğum her 3 kitapta da ana karakte farklı. Yani Joona Linna yan karakter olarak karşımıza çıkıyor her kitabında. Bu kitapta da ana karakter Saga.
Her ne kadar polisiye bir kitap olsa da, duygusal satırlar da barındırıyordu. Bir babanın pişmanlıkla dolu geçmişi. Kızının kaybolduğu gün, onu tartaklaması, bağırıp ağır laflar söylemesi. On üç yıl boyunca süren bir vicdan azabı. Kitabın sonuna bakmamak için kendimi zor tuttum, baba kızına kavuşabilecek mi diye? Ayrıca kitapta en sevdiğim karakter Saga oldu. Birçok kişinin hayalindeki polis memuru. En azından benim için
Kitap çok ustaca kurgulanmış. Okurken o gerilimi, o heyecanı hissediyor ve kendinizi bir anda hapishanenin içinde buluyorsunuz. Seri katille başbaşa kalıyor, onun nefesini ensenizde hissediyor, korkularınızla yüzleşiyorsunuz. Yazarın açık ara en güzel kitabı bu. Hatta ilk iki kitabı okumasanız da olur. Bu kitapta çok zeki bir seri katille karşı karşıyayız. Kitabın sonunda yapmış olduğu planları okurken ağzım açık kalakaldım. Tüm polisiye severlere gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.