Tasavvuf Sohbetleri

Kur'an ile Var Olmak

Cemâlnur Sargut
“Zulümle mücadele edin, zalimle değil. Zalimle Allah mücadele eder, bizim vazifemiz zulmü engellemektir.”
“Zekat üzerine de konuşmak lazım. Aslında biliyor musunuz, fakirin, malımızın mülkümüzün sadece kırkta birinde değil, her kuruşunda hakkı var. Allahu Azîmüşşan hadis-i kudside; ‘Parayı fakire verdiğin zaman önce benim elime düşer’ buyurmuyor mu? Cîlî Hazretleri bunu açıklarken buyurmuşlar ki: ‘Sen de birine bağırdın zaman, söylediğin hakaret önce Allah’a çarparak o kişiye ulaşır.’ Aman Yarabbi! O halde her şeyde Allah’ın hakkı var. Her şey Allah’a ait.”
Reklam
“Hz. Hüseyin emîrleri davet etmişler, yemek verecekler, bu büyük sultan çok da şıklar. O sırada kölelik tedrici olarak kaldırılıyor. Köle kaynar çorbayı getirirken ayağı tökezliyor, Hz. Hüseyin’in başından aşağı o kaynar çorbayı döküyor. Emirler hemen: ‘Nasıl böyle bir şey olabilir öldürürülsün köle’ diyorlar. Fakat köle Müslüman, Kur’an’dan; ‘Allah gayzını yeneni, kızgınlığını yeneni sever.’ ayetini okuyor. Ve Hz. Hüseyin, düşün cayır cayır yanmış, acılar içinde ve karşısındaki de şimdilik onun kölesi, diyor ki; ‘Yendim ya köle’. Köle iyice şımarıyor devam ediyor; ‘Allah affedeni sever.’ ‘Affettim ya köle.’ Köle devam ediyor; ‘Allah ihsan edeni sever.’ ‘Azatsın ya köle’ diye cevap veriyor Hz. Hüseyin. İşte en öfkelebileceğin anda vazgeçebilmek. Aslında Allah’la irtibat budur. Şimdi burada problem ne? Hoşgörümüzü kaldıran ne biliyor musun? Burada biz yaratılmışı Allah’tan ayrı düşünüyoruz. Halbuki her zaman diyoruz ki Allah’tan başka varlık yok. Yaratılmış herkeste onun bir ismi tecelli ediyor. Öyleyse kime kızacaksınız? Kime öfkeleneceksin? Öfkelenmemeyi, kızmamayı, Sevgilim benden memnun olsun diye manevi bir âdet ve zevk haline getirirsen o zaman senin bu çabalarının neticesi Kur’an oluyor.”
“Peygamber Efendimiz ‘Bütün ilim B harfinde gizlenmiştir. Hz. Ali’de onun altındaki noktadır.’ buyurmuştur. Hz. Ali’de öyle buyuruyor ‘Ben B’nin altındaki noktayım.’ Her şey B ile başlıyor. B ne demek biliyor musun şu tekne gibi olan B? Berzah demek yani Hazreti Peygamberin vücudu demek. Bismillaha bakarsan ‘İsmullah’ yani Allah’ın isimleri. Nerede? B’nin içinde başına B almış. Demek ki peygamberin vücudunda Allah’ın bütün isimleri var. Bismillah diyince hem Allah’ı andın hem peygamberi andın. Altındaki noktayı anınca Hz. Ali’yi andın. Ne demek istiyor Hz. Ali? Ben o mübarek berzah vücuttan, vücutsuzluğu tercih ettim, her şeyimi verdim. Bir nokta kadar kaldım. Bir noktayım ama ondan her şey var olur. İşte o noktadan giriyorsun, ilmin kapısından, Ali kapısından giriyorsun; B’ye Hz. Muhammed’e ulaşıyorsun. B’ye ulaştığın zaman Allah’ı anmış oluyorsun. Allah’ı andığın zaman O’nun Rahman ve Rahim olduğunu hatırlıyorsun. Rahman her an aşkla yaratan ve yarattığını koruyan demektir.”
... aşırı derecede gösterişli olan her şey haramdır.
Sayfa 123Kitabı okudu
Peygambere uyarı
Hz. İbrâhim'in evinde yemek vermediği, sofrasında misafir ağırlamadığı bir gün bile olmamış. “Misafir yoksa, evimin bereketi gider" dermiş. Hiç misafiri olmadığı bir gün, sokaktan bir adamı davet etmiş. Adam "Ben ateistim" demiş. "O zaman git” demiş Hz. İbrâhim. Der demez Allah'tan nidâ geliyor: “Ben o kulumun beni anmadığını yıllardır biliyorum da kulum demek ten, rizkını vermekten vazgeçmiyorum, sen nasıl koca bir peygambersin ve ondan vazgeçersin?" Håle bakın! Öyleyse kim kimden üstün olabilir? İslâm dini insanların hiçbirinin diğerinden üstün olmadığını o kadar güzel öğretmiştir ki.. Kábe'yi tavaf ederken ne kralın üstünlüğü var, ne hizmetçinin, ne de evin sahibinin, herkes aynı anda aynı yerde tavaf ediyorlar.
Reklam
"Namazda safları sıklaştırın derler. Saflar sıklaştığında farklı isimler , belki dışarıda birbiri ile münakaşa edecek isimler omuz omuza gelir ve öyle bir aşkla tek vücut olur ki farklılıklar kalkar." İbn-i Arabî
İslam bir yaşam biçimi o yaşam biçimini yönlendiren reçete de kur'an ı Kerim.Ve islam sadece bir inanç değil bir kültür bir medeniyet
Sayfa 16
Ahde vefasızız!
Allah bize ezel âleminde hitap etti. "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" dedi. Ben sizin Allah'ınız değil miyim? demedi! Ben sizin ilâhınız değil miyim? demedi. "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" Yani ben seni öyle bir âleme göndereceğim ki, kocandan ben öğreteceğim, çocuğundan ben öğreteceğim, düşmanından ben öğreteceğim, hepsinden öğreten benim, anladın mi dedi? "Beli!" dedik. Ama buraya geldik, Ayşe yaptı, Fatma yaptı diyoruz. Ahde vefasızız biz.
Reklam
“Yalnız Allah’ı sevmek asit gibidir yakar: Yalnız Peygamber’i sevmek de baz gibidir, yakar. Ama iki sevgi birleşirse tuz ve su gibi yaşamayı sağlayan iki önemli madde oluşur.”
Musevi ve İsevilerde Namaz
Museviler ayakta, ağlama duvarına doğru namaz kılarlar. Bizim ayak taki halimiz ilme'l-yakîndir. İlmen Allah'ını bilen insan ayaktayken, "Ben varım! Sen varsın, ben sana ibådet ediyorum, der. Bu Musevilik makamıdır. Sonra Iseviler rükúya varırlar, hafifçe eğilirler. İsevilik, "Allah'ım seni gördüm, varsın, seni idrak ettim eğildim, çünkü ben eksiğim" demektir.
"Namazda safları sıklaştırın derler. Saflar sıklaştığında farklı isimler , belki dışarıda birbiri ile münakaşa edecek isimler omuz omuza gelir ve öyle bir aşkla tek vücut olur ki farklılıklar kalkar." İbn-i Arabî
"Müminin gönlü Kâbe'ye benzer. Kâbe'ye varan ayağı ile yürür ama gönül isteyen yüzü ile varsa gerek. Onun içindir ki âşıklar yüzlerini yere sürerler.
Resim