Kur'ân okuyan kimse, âyetlerin doğrudan doğruya kendisine seslendiğini düşünmesi gerekir.
Bir emri veya bir yasağı gördüğünde, derhal onları kendisi açısından değerlendirmelidir.
Kur'ân'ın her vaat ve her tehdidinde de, muhatabın kendisi olduğunu düşünmelidir.
Öncekilerin ve peygamberlerin kıssalarını okurken, o kıssaların eğlence olsun diye değil, ibret alınsın diye anlatıldığını aklından çıkarmamalıdır. Onlardan alması gereken mânevî dersi almasını mutlaka bilmelidir.
Kur'ân'da hiçbir kıssa yoktur ki o kıssada Peygamber aleyhisselâma ve ümmetine yararlı bir nokta bulanmamış olsun!
Onun için Yüce Allah şu hatırlatmayı yapar.
Peygamberlerin başlarından geçenlerden sana anlattığımız her şey, senin gönlünü pekiştirmemizi sağlar.Bu kıssalarla sana gerçeğin bilgisi, müminlere de bir öğüt ve bir uyan gelmiştir.
Hud, 11/120
"Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken(her vakit) Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaradılışı hakkında derin derin düşünürler." (Al-i imran, 191)