Evli kadının fuhuşunu temsil eden zina suçunun cezası bilindiği gibi recm'dir. Bu özel ölüm cezası ilk kez Tevratta emredilmiştir. İslamiyetten önce de bu ceza Yahudilerce de çok uygulanmıştır. İslamiyetten sonra da çağımızıdaki bazı şaşkınlar bu gerçeği bilmediklerinden Kur'andaki bu hükmü sert bulmaya kalkarlar. Halbuki bu ilahi hüküm Kur'anda yumuşatılmış ve 4 şahit kuralına bağlanmıştır ki; İslam tarihinde uygulaması parmakla sayılacak kadar azdır.
Hidayet üzere olanı da en iyi bilen Allah'tır. Çünkü sapkınlar ve şaşkınlar da kendini hidayet üzerinde sanır. Halbuki kimin gerçeği anlayıp bulduğunu yalnız Allah bilir.
Miraç olayında iki önemli oluş vardır; biri görmek, biri gönülde yaşamak. İşte Efendimiz Miraçta hem tüm boyutları, onların da ötesini gördü ve de yaşadı. Çünkü kalbi gördüğü tecellileri şüphe ile karşılamadı, aksine aynen yaşadı.
İnsanların bir kısmı sapmış ve ilmi kendi zannının bir ürünü sanmıştır. Bu nedenle de kendi hizmetinde varsaymıştır. İlmin; ilahi sanatın tanımı demek olduğunu anlamazlıktan gelmiştir.
İlmi, dünya hayatındaki bilgilerden ibaret sanma da, nefs çıkmazıdır.
İster kaba hatlarıyla putperestlik olsun, ister çağımızda olduğu gibi bir takım kavramlarda olsun, ilahlaştırma gafleti nefsin bir hevesi ve zannından ibarettir.
Her nefis kendi gücüne inanarak yavaş yavaş kendini putlaştırır. Bu esasdan yola çıkınca bir takım araçlar da tam manasıyla put olur. Para, mevki gücü, zeka, güzellik bunlardan ilk akla gelenlerdir.
İnsanoğlu gerçek yaratıcıya inanmaktan kaçmış, fakat aczi nedeniyle çeşitli hayali güçlerden medet ummuştur.
Tarihi izlediğimiz zaman bu gerçekleri net bir şekilde görürüz.