Nilgün Tutal Cheviron
Çağımız, küresel iletişim mitinin küresel ekonomik düzeni meşrulaştırmak için çılgınca yeniden üretildiğine tanık oluyor.
Küresel piyasa aktörleri ekonomik ve kültürel küreselleşmenin Tanrıların insanlığa vaadettiği yeryüzü cennetinin ifadesi olduğunu dile getirmek için hiçbir fırsatı kaçırmamakta.
Mutluluk habercisi olarak sunulan küreselleşme, sadece piyasa toplumunun
ekonomik ve siyasi aktörlerince dillendirilen bir tahayyül değil; aynı zamanda bu tahayyül liberal bakış açısından beslenen toplum bilimlerinden ve piyasa toplumunun bayrakları önünde yerlere kadar
eğilen ulusal ya da uluslararası medya tarafından da yaygınlaştırılıyor.
Bu temel eserde bu işgalin düşünsel ve kavramsal serüvenini bütün
detaylarıyla göreceksiniz.
‘İletişim bilimleri alanında çalışmak, neredeyse herkesin söz sahibi olduğu bir alanda kendine de bir söz alanı yaratmakla uğraşmak anlamına gelir. İletişim günümüzün slogan sözcüğü olduğu halde iletişime dair özgün bir söz yaratımına kalkışmak hep güç bir iş olarak durur karşımızda.
Herkes iletişim araçlarını izlediğinden, bu konuda bir söz ve fikir sahibidir. Genel geçer ifadelerin içinde boğulma riskini göze almadığınızda, sizi pek de dinleyen olmaz.’
‘Bilgi hesabını bilgiye vermelidir anlayışının kuşatması altındayız. Kimi zaman bu kavramları tanımladığımız kimi zaman da eleştirmeye çalıştığımız bu metinde, söz konusu kuşatmanın alçakgönüllü bir sunumunu yapmaya çalıştık. Bu metni, yeni iletişim teknolojilerinin egemen söylemsel egemenlikleri kırmaya yönelik gelişmelerini ele alan, toplumsal muhalefetin oluşum süreçlerine bakan bir metnin izleyebilmesini ben kendi adıma diliyorum.’