Küreselleşme, Demokrasi ve Terörizm

Eric J. Hobsbawm

Küreselleşme, Demokrasi ve Terörizm Sözleri ve Alıntıları

Küreselleşme, Demokrasi ve Terörizm sözleri ve alıntılarını, Küreselleşme, Demokrasi ve Terörizm kitap alıntılarını, Küreselleşme, Demokrasi ve Terörizm en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Eğer 21. yüzyıl devletleri girecekleri savaşları profesyonel ordularla, ya da hatta, savaş hizmetleri veren özel taşeronlarla yürütmeyi tercih edeceklerse, bu yalnızca teknik sebeplerden değil, ayrıca, yurttaşların artık milyonlarca kişilik topluluklar halinde anayurtları uğruna savaş alanlarında ölmelerinin beklenemez olmasından da kaynaklanıyor olacaktır. Kadın erkek insanlar para uğruna, veya daha küçük bir şey uğruna, ya da daha büyük bir şey uğruna, her ne uğurda arzu ediyorlarsa onun için ölmeye (ya da, daha büyük bir ihtimal olarak, öldürmeye) hazır olabilirler, fakat kendi anayurtlarında, ulus-devlet uğruna aynı şekilde ölmeye (veya öldürmeye) aynı derecede şevkli ve istekli olmayacakları artık mutlaka göz önüne alınması gereken bir durumdur.
Halka dayanan bir meşruiyetin söz konusu olduğu ülkelerde yurttaşların devlete gönüllü sadakatleri ve ona hizmet etme istekleri ime halka dayalı meşruiyetin olmadığı ülkelerde ezici kudretteki ve yerleşik devlet gücüne boyun eğmeye hazır olma hali bugünlerde iyice sarsılmaya başlamıştır.
Reklam
Ancak yine de belirtmek gerekir ki, etkili ölçüdeki bir basın özgürlüğünü, yurttaş haklarını ve bağımsız yargıyı teminat altına alan şey seçim demokrasisi değildir.
...1960'lar, "fuck" sözcüğünün İngiltere'de genel basılı kültüre de girdiği onyıldı. Bir İngiliz sözlüğünde ilk defa 1965'te, bir Amerikan sözlüğündeyse 1969'da görülmüştü.
Sayfa 153Kitabı okudu
SSCB'nin dağılması, neredeyse iki yüzyıldır uluslararası ilişkilere yön veren ve belli istisnalarla devletler arası çatışmalarda fiili bir denetim uygulayabilen Büyük Devlet sis­teminin ortadan kalkması anlamına geliyordu. Büyük Dev­let sisteminin fiilen geçersiz kalması, devletler arası savaş­ların ve birtakım devletlerin başka devletlerin işlerine ka­rışarak silahlı müdahalede bulunmasının önündeki önemli bir engelin kalkması sonucunu da doğurmuştur (Soğuk Savaş döneminde bir ülkenin silahlı güçlerinin yabancı bir ülkenin sınırlarını geçmesi örneklerine çok az rastlanmış­tır). Gerçi uluslararası sistem, o zaman bile küçük, bazen oldukça zayıf, fakat BM'nin resmi 'egemen' üyeleri arasına dahil edilmiş devletlerin çoğalmasından dolayı ciddi istik­rarsızlık potansiyelleri taşıyordu. lşte, SSCB'nin çözülmesi ve Avrupa'daki komünist rejimlerin çökmesi bu istikrar­sızlığı açık bir şekilde daha da derinleştirdi. Briranya, Is­panya, Belçika ve İtalya gibi o zamana değin istikrar içeri­sinde yaşayan değişik güçlerdeki ulus-devletlerde yeni ay­rılıkçı eğilimlerin ortaya çıkması bu süreci daha da vahim boyutlara ulaştırabilir. Aynı zamanda, dünya sahnesinde boy gösteren 'özel' aktörlerin sayısı artmış durumdadır. Böylesi koşullarda, Soğuk Savaş'ın sona ermesinden itiba­ren sınır-ötesi savaşların ve silahlı müdahalelerin arttığı­nin gözlenmesi şaşırtıcı olmayacaktır.
Kurumların ve değerlerin yayılmasının, eğer onların yerel zeminlerde uyarlanabilirliği ve benimsenebilirliğini sağlayacak koşullar olgunlaşmamışsa, dışardan bir güç ta­ rafından ani dayatmalada mümkün olamayacağı çok çıp­ lak bir şekilde görülmüştür. Demokrasi, Batılı değerler ve insan hakları, faydası hemen ve açık bir şekilde gözlenebi­ len, ayrıca onları kullanıp yararlanan herkes tarafından aynı şekilde benimsenebilecek olan dışandan teknoloji it­ hal etmeye benzemez; yani, havaalanları gibi teknik hiz­ metler, bisiklet gibi barış dönemi vasıtalan, ya da cani AK4T l er gibi savaş silahlan getirmeye benzemez. Şayet öyle olsaydı, hepsi de (teoride) benzer demokratik anaya­ salarla yönetilen Avrupa, Asya ve Afrika'nın çeşitli devlet­ leri arasında daha fazla siyasal benzerliğe rastlanması ge­ rekirdi. Bir başka deyişle, tarihte çok az kestirme yol var­ dır. Ve bu, okumakta olduğunuz kitabın yazannın sadece geçtiğimiz yüzyılın önemli bir kısmını fiilen yaşayıp göre­ rek değil, aynı zamanda bu yüzyıl üzerinde uzun uzun dü­ şünüp kafa patlatarak öğrenmiş olduğu bir derstir.
Reklam
30 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.