Otobiyografi, Kadın, Cumhuriyet

Kurgulanmış Benlikler

Nazan Aksoy

Kurgulanmış Benlikler Quotes

You can find Kurgulanmış Benlikler quotes, Kurgulanmış Benlikler book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
1970 Sonrası Otobiyografi Çalışmaları
Son kırk yıl içinde yürütülen otobiyografi çalışmalarında bu tutarlı, bütünlüklü özne fikrinin sarsılmaya başladığını görürüz. Bireyin sadece hikâyesi değil, bu hikâyenin nasıl anlatıldığı da önem kazanmıştır artık. Modern çağın özne kavramı sarsılmıştır. Dil etmeni birden ilgi odağı olur. “Ben”, dilin dışında inşa edilebilecek bir varlık
sayfa 29/30Kitabı okudu
Kadın Otobiyografilerinin Tarihi
Cinsiyetin kültürel etmenlerle belirlendiği görüşüne dayanan kuramlar Fransız kadın hareketini de etkilemiştir. 19. yüzyılda dilin saydam olduğu yolunda bir görüş vardı. Yapısalcı dilbilimin gösteren ile gösterilen, dil ile özne arasındaki ilişkiyi sorunsallaştırmasıyla bu anlayış geçerliğini yitirdi. Bu sorunsallaştırma sürecinde seksenlerde Fransız feminist araştırmacılar kız çocuğunun dilin dünyasına girmesini, kadının dilin sembolik dünyası ile kurduğu ilişkiyi yeniden incelediler. İnsanın preödipal evreden ödipal evreye geçmesi aynı zamanda dilin dünyasına girmesi demektir; çocuk artik annesi ile olan kusursuz bütünlüğünü yitirecek, bir başına kalırken ömür boyunca kavuşulamayacak olan bu bütünlüğü yeniden kazanma arzusuna da tutsak olacaktır. Bu arzusunu gerçekleştirmek için elinde kalan tek araç dildir; dil onun hayatındaki eksikliği yansıttığı kadar bu eksikliği giderme umududur da. Ne var ki bu dil babanın dilidir. Çocuk dilin dünyasına girip kendi kişiliğinin bilincine varırken cinsiyetini de fark eder. Cinsiyet farkı dile girişle başlar. Erkek çocuk baba dilini kullanarak, baba ile özdeşleşerek onun dünyasının temsil ettiği iktidarı öğrenmeye başlar; kız ise babanın dilini kullanamayacağını bildiği halde, bu dilin şifrelerini çözmeye çalışır. Baba kanununun hâkim olduğu bu dünyada kadının kültürel cinsiyeti bu dünyaya kabul edilmek için vereceği beyhude bir mücadeledir.
Reklam
İlk Dönem Kadın Otobiyografileri: Osmanlı'dan Cumhuriyet'e
O halde, kadınlar hem modernleşme projesinin en önemli unsurlarıdırlar, hem de bu projedeki rollerine kendileri değil, erkekler karar vereceklerdir. Burada üzerinde durulmasi gereken bir başka nokta da, modernleşme yanlısı erkeklerin geleneksel aile düzeni ile dinin getirdiği baskıdan yeni bir kadın modeli aracılığıyla kurtulacaklarına inanmalarıdır. Otoriter bir babaya, bir başka deyişle, yaşlanan kuşağın mutlak iktidarına karşı yeni kuşağın erkekleri kadınlarla el birliği edeceklerdir, ama kadınların bu ortak projede yer alabilmeleri için kendilerine tanınan özgürlüklerle yetinmeleri, daha fazlasını talep etmemeleri de gerekmektedir. Her ne kadar Türk modernleşmesinin bireyi temel almadığı söylenirse de, kadınlardan beklenen şey onların bireyleşmesi değildir; yenileşme sürecinin başlangıcında kadınların da ilk özlemi bireyleşmek olmasa gerekti. Kadın özgürlüğünü asıl tehdit eden şey, yeni bir ulus inşa edilirken ihtiyaç duyulan milliyetçi söylemin “eril” bir ulusal kimlikle yönlendirilmek istenmesidir. Bu modelde, kadın bir “beden” değil, bir “zihin”dir; Deniz Kandiyoti’nin dediği gibi, “cinsiyetsiz” bir kadın kimliğine kamusal alanda yer vardır ancak.
Otobiyografi Tarihine Kısa Bir Bakış
Geçmiş hem şimdinin hem geleceğin temellerinin atıldığı bir zamandı. Kaynağını anlayamadığımız davranışlarımızı, işte bu unuttuğumuzu sandığımız ya da pek farkında olmadığımız geçmiş belirliyordu. Bu geçmişin yeniden anlamlandırılması pek çok sorunun aydınlanmasını sağlayabilirdi.
Otobiyografi Tarihine Kısa Bir Bakış
Rousseau “itiraflar”ında kendini gerçekten de bir birey olarak tanımlar. Okurun anlamasını istediği şey de, kişiliğini nasıl kurduğu, nasıl bireyleştiğidir. Otobiyografisinin girişinde şöyle der: Benzeri hiç görülmemiş ve hiç görülmeyecek olan bir işe girişiyorum. Benzerlerime, doğanın tüm doğruluğu içinde bir insan göstermek istiyorum ve bu insan ben olacağım. Sadece ben. Kalbimi duyuyor ve insanları tanıyorum. Gördüklerimden hiçbiri gibi yaratılmamışım; yaşayanlardan hiçbiri gibi yaratılmış olmadığıma inanmak cüretini gösteriyorum. Öteki insanlardan daha iyi değilsem bile, hiç olmazsa başkayım. Doğa beni içine döktüğü kalıbı kırmakla iyi mi etti kötü mü, bu ancak ben okunduktan sonra yargılanabilecek bir şeydir. Kıyamet borusu ne zaman çalarsa çalsın, ben, elimde bu kitapla, yüce yargıcın huzuruna çıkacak ve yüksek sesle şöyle diyeceğim: “İşte ben böyle düşündüm, böyle yaptım, böyle oldum. İyiyi de, kötüyü de aynı içtenlikle söyledim. Hiçbir kötülüğü saklamadım, hiçbir iyiliği eklemedim; eğer bazı önemsiz süsler kullandığım olduysa, bu ancak bellek kusurumdan ileri gelen bir boşluğu doldurmak için olmuştur; doğru olabileceğini bildiğim şeyi doğru saydım, yanlış olduğunu bildiğim şeyi asla. Kendimi nasılsam öyle gösterdim.”
sayfa 17/8Kitabı okudu
İlk Dönem Kadın Otobiyografileri: Osmanlı'dan Cumhuriyet' e
Osmanlı döneminde kadın bedeni üzerinde sıkı bir denetim uygulanıyordu. Devlet 18. yüzyılda kadınların ev dışındaki hayatlarını fermanlarla düzenlemeye başlamıştı. Bu fermanların yayımlanmasında kadınlarin ev dışındaki alanda gitgide daha çok görünmelerinin ve Avrupa'daki moda hareketlerini izlemeye başlamalarının payı büyüktü elbette. Kadınlar sokakta, çarşıda pazarda daha çok görünmeye başladıkça devlet çıkardığı fermanlarla ilkin esnafı, özellikle terzileri, daha sonra da kocaları aracılığıyla kadınların dış görünüşlerini ve sokaktaki hayatlarını denetlemeye çalışır. Burada hemen dikkati çeken nokta, devletin, kadını erkeğe ait bir varlık olarak görmesi, bu yüzden de doğrudan doğruya kadını dikkate almamasıdır. Denetim önce aile çevresinde, babalar ile kocaların gözetimi altında başlıyordu. Kadılar kadınlara elbise diken terzileri uyarıyorlardı. 1775 yılında çıkarılan bir fermanda kadınların yakaları ile başörtülerinin yerleşik namus anlayışına uygun düşmediģi, kadınların örtünmeyi yeterince ciddiye almadıkları söyleniyordu. Yeni modalara uygun biçimde giyinen kadınların baştan çıkarıcı amaçlar peşinde olduğu bile düşünülüyordu. Devletin kadın giyimine bu ölçüde karışmasının nedenini İslam toplumlarında kadın giyiminin toplumsal ve siyasi bütünün bir parçası olarak görüldüğü fikrine dayanarak açıklamaya çalışanlar da vardır. Buna göre, tesettürle biçimlenen kadın giyimi sadece mahremin korunması değil, aynı zamanda toplum düzeninin korunması anlamına gelmektedir.
sayfa 78/9Kitabı okudu
Reklam
17 öğeden 11 ile 17 arasındakiler gösteriliyor.