"Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı gene aynı şekilde fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana, dünyada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum olduğunu öğrettin. Bunu sonuna kadar götüremediysen kabahat senin değil! Bana hakikaten yaşamak imkanını verdiğin birkaç ay için sana teşekkür ederim."
Ahh... Kalbim yaralı, gözlerim yaşlı. Son otuz sayfada falan hem merak edip hızlıca okumak isterken hem de tahmin ettiklerim yazili olacak ve hazırlıksız yakalanacakmisim, birden bire ogrenecekmisim gibi bir korkuyla, kendimi yavaslatmaya çalişarak okudum. Nasıl bir naiflik, nasil ince düşünceler... günümüzde ayni hikaye yazilmak istense, gecmisteki insanlarin o nazik ifade bicimlerini kullanamayacagimiza eminim. (Çünkü zamanımızda bu kadar güzel sevemiyoruz!)
Ben bu kitabı okurken Raif Efendi ile birlikte aynı karlı sokaklarda yürüdüm. Benim içim de onun ki kadar sıkıldı. Bazen Madonna'nın karşısına geçip, "Ah be kızım bu erkekler şimdi de böyle." Demek istedim.
Çok güzeldi ❤ Belki geç kaldigim bir okumaydi, belki de okumam gereken zaman bu zamandi!