“On sene, tam on sene, zavallı ruhumun tüm kırgınlığıyla, bir ölüye kızmış, bir ölüyü suçtu tutmuştum… Onun hatırasına bundan daha büyük bir hakaret yapılabilir miydi ? Hayatımın temeli, gayesi, sebebi olan kimseden tam on sene, hiç tereddüt etmeden, haksızlık edebileceğimi hiç düşünmeden şüphelenmiştim. Acaba beni terk etmesinin bir sebebi var mıydı ? Dememiştim. Halbuki sebeplerin en büyüğü, en mukavemet edilmezi, ÖLÜM varmış.”