Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kurt Dölü

Jack London

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Hep aynı demek ki :)
Yaratılışları gereği erkekler dillerini tutmasını pek bilmezler; onların patavatsızlıkları yüzünden kadınların çektiği üzüntünün haddi hesabı yoktur. Çağlar boyu bu böyle süregelmiştir. Oysa, bu anlattığımız olayda durum tamamıyla farklıydı. Erkekler, eksikliği herkesin gözüne batan arkadaşlarının arkasından her ne kadar kendi aralarında sövüp sayıyorlarsa da dışarıya karşı ser verip sır vermeyen bir tutum takınıyorlardı. Kadınların tutumu ise tam tersineydi. Kadınların bu değişik tutumları sayesinde Madeline de çok geçmeden Cal Galbraith'ın hovardalıklarına ilişkin akıl almaz birtakım hikâyeleri en ince ayrıntılarına kadar öğrendi; bu hikâyeler içinde bir de, erkekleri parmağında oynatan Yunanlı bir dansözün adı geçiyordu. Madeline Kızılderili olduğu için beyaz kadınların çevresine sokulamıyordu; gidip akıl danışabileceği bir tek kadın arkadaşı yoktu. Kara kara düşünüp. dua ediyor, ama düşünürken bazı planlar da kuruyordu kafasında. En sonunda bir gece kararını verdi, köpeklerin koşumlarını vurdu, küçük Cali güzelce sarıp sarmalayarak kızağa yerleştirdi ve kimseye görünmeden evden ayrıldı...
Sayfa 127
Başka türlü bir kadın...
Güney ülkesinden gelme şu beyaz kadınlar o kadar çıtkırıldım, o kadar nazenin, o kadar dayanaksız olurlardı ki - hayır, hayır, böyle bir kadınla böyle bir yolculuğa kalkışmak düşünülemezdi bile. Ne var ki, Sitka Charley, "böyle bir kadın" dediği kadının ne tür bir kadın olduğunu bilmiyordu o sırada. Daha beş dakika önce yolculuğun lafını bile duymak istemediğini söyleyen aynı Sitka Charley, beş dakika sonra o kadın pırıl pırıl bir gülümsemeyle gelip de lafı hiç dolandırmadan, yalvarıp ya- karmadan, kadınca cilvelerle kandırmaya da çalışmadan dupduru bir İngilizceyle doğrudan doğruya konuya girerek ricada bulununca, yelkenleri suya indirivermişti. Kadının sesi azıcık titrese, gözlerinde en ufak bir yalvarma ifadesi belirse, bir parça dişiliğini kullanmaya kalkışmış olsa, Sitka Charley inadına sertleşirdi; oysa kadın ufukları araştırır gibi bakan dupduru gözleriyle, billur gibi sesiyle, açık yürekliliğiyle ve kolayca karşısındakinin düzeyine inivermesini sağlayan inanılmaz alçakgönüllülüğüyle Sitka Charley'nin hem yüreğini, hem aklını fethedivermişti. Demek ki, bu da bambaşka türden bir kadın diye düşünmüştü Sitka Charley.
Sayfa 111
Reklam
Anlaşılmaz yaratıklar :)
Unga lafını bitirdikten sonra elini adamın sarı saçlarının arasına soktu ve bana gülümseyerek baktı; ama ben gülümsemeyi beğenmedim. Gözlerinde de vaat yoktu. Sesimi çıkarmadan oturduğum yerde kadınların ne kadar anlaşılmaz yaratıklar olduğunu düşünüyordum. Düğün gecemizde sarışın dev onu zorla benden ayırırken, Unga'nın nasıl onun saçlarını yolduğu aklıma geldi - oysa şimdi o sarı saçlarla oynuyor ve onun yanından ayrılmak istemiyordu.
Sayfa 192
Yetinmeyiz :))
Joe'yu bir bütün olarak istiyordu o; bir dişi olarak daha azıyla yetinemezdi...
Sayfa 201
Ve bitti.
Malemute Kid, emreden bir sesle, "Sus bakayım!" diye tersledi onu. “Bizim aklımızın eremeyeceği, bizim adalet anlayışımızın çözümleyemeyeceği şeyler de var bu dünyada. Burada kimin haklı, kimin haksız olduğuna biz karar veremeyiz. Yargılamak bize düşmez."
Sayfa 194
Mackenzie & Zarinska
Olay bütünüyle, yüzyıllarca önce yaşanan sahnelere benziyordu-leydi ile şövalyesi arasında yaşanan bir sahne. Mackenzie ayağa kalktı, kızı da tutup kaldırdı ve kızın kiraz dudaklarını pos bıyığıyla okşadı. Kız için bu tamamıyla yabancısı olduğu bir okşamaydı-Kurt'un okşaması. Taş çağıyla çelik çağının karşılaşmasıydı bu; ama taş çağı yaşıyor da olsa, Zarinska yine de tam bir dişiydi. Öyle olduğunu anlamak için pençe pençe kızaran yanaklarına, yumuşacık bir ışıkla içinden aydınlanan gözlerine bakmak yeterdi.
Sayfa 35
Reklam
Kadın denen bilmece :)
Madeline kafasında bu yeni düşünceyle eğitimini sürdürürken, yeni yeni şeyler öğrendikçe kendi eksiklerini anlıyor ve eksikliğini bilmesi onun gücünü oluşturuyordu. Bu bilinçten aldığı güçle öye sıkı çalışıyor, kendini eğitime öyle bir veriyordu ki, hayretler içinde kalan üç eğitmeni çoğu kez gece geç vakitlere kadar oturup, kadın denen bilmecenin gizemi üstüne söyleşmek ihtiyacını duyuyorlardı.
Sayfa 134
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.