Kürt Meselesine İslami Çözüm Çalıştayı

Mehmet Ali Gönül

Oldest Kürt Meselesine İslami Çözüm Çalıştayı Quotes

You can find Oldest Kürt Meselesine İslami Çözüm Çalıştayı quotes, oldest Kürt Meselesine İslami Çözüm Çalıştayı book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Bu nedenle Islam ümmetinin Anadolu coğrafyasında yaşayan evlatları olarak bizler, çatışmayı değil, uzlaşmayı: kültürel, düşünsel ve etnik ayrışmayı değil ortak iyide buluşmayı; sorun dilini değil, çözüm dilini beslemeyi; bireysel/grupsal hesaplar yapmayı değil, ortak aklı harekete geçirmeyi esas alan bir yaklaşımla yeni varoluş şekilleri bulmak ve yeni dostluklar kurmak vaktinin geldiğine, bunun hepimizin insani ve Islami sorumluluğu olduğuna inanıyoruz. (Açılış Konuşması - Ersin Eryılmaz)
Türkiye sadece Türklerin değildir. Türkiye, başta ifade ettiğim 4 büyük grubun varlığıyla birlikte 25 ayri etnik grubun içinde yaşadığı bir ülkedir ve hiçbir zaman Türkiye sadece Türklerin değildir. Bunu hiçbir zaman kabullenemeyiz. Ümmet de bunu kabullenmedi, halkımızda kabullenmedi. ( Prof. Ahmet AĞIRAKÇA )
Reklam
Türkiye ile Suriye arasında sınır çizildiğinde bölgedeki Kürtler ve Araplar bu tabiri kullanmadılar. Türkiye ve Suriye tabirini kullanmadılar. Kürtler "binê xêttê-li ser xattê" diyorlardı. Araplar da "tahtel xat-fewqel xat" diyorlardı. Hiçbir zaman Türkiye ve Suriye tabirleri kullanılmadı, neden? Bu toprakların ayrılmazlıği anlayışı vardı bizde ve hala benim babam Suriye demesini bilmiyor. (Prof. Ahmet Ağırakça)
3 ay öncesine kadar Mardin Artuklu Üniversitesini içerisinde Arapça konuşanlar cezalandırılıyordu. Bunu biliyor musunuz? Orda başkaları yapıyordu. Yani Kürt arkadaşlarımız yapıyordu. Kesinlikle Artuklu Üniversitesi içerisinde kimse Arapça konuşanıyordu. (Prof. Ahmet Ağırakça)
Dünyada Arapça'yı en iyi bilen Kürtlerdir. Bunu her zaman söylüyorum. Dünyada Sarf ve Nahiv kaybolursa bunu Kürt Mollalar tekrar yazabilir. O kadar mükemmelce Arapça'yı biliyorlar. (Prof. Ahmet Ağırakça)
Kürt sorunu; bir ad koyma sorunudur, bir isim koyma sorunudur. Kürt sorunu üzerinde düşündüğüm zaman, aklıma merhum Muhammed Hüseyin Merdukiyi Kurdistani'nin "Tarixi Kurd u Kurdistan" ya da diğer adıyla "Tarixi Merduk" kitabında anlattığı bir anekdot gelir. Tahran'dan Mahabad'a doğru giderken -Mahabad onun doğduğu yerdir- memleketini ziyaret etmeye giderken bu arada bir firsat bulup valiliği ziyaret ediyor. Bakıyor ki; bir masanın üzerine birkaç harita sermişler. Üst düzey tüm memurlar beraber harıl harıl bir şeyler arıyorlar. Soruyor "Ne arıyorsunuz?" Diyorlar ki; "Geçenlerde merkezi hükümet bir İngiliz'i görevlendirdi haritalarla ilgili. Bölgenin haritası çıkarıldı. Bizim bunca yildir bilimediğímiz bir koyümüz varmış. Ağam bir köyü tespit etmiş, şimdiye kadar hiç duymadığimız bir köy." "Peki köyün adı nedir?" Vali bey diyor ki "Köyün adı Nazanım'dir. Nasıl olur?.." diyor "Bir gidip bakalım" diyor. "Bu köy nerededir?" Gidiyorlar, bakıyorlar; gerçekten bir köy var. Ama başka bir ismi var. Bilinen tanınan bir köydür. Meğer Mahabat'tan yanlarina almış oldukları rehbere sormuşlar "Bu köyün adı nedir?" diye, bilmiyorum manasında Soranice "nazanım" demiş ve köyün adını öyle kaydetmişler (Vahdettin İnce)
Reklam
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.