Kürt Toplumu Üzerine

İsmail Beşikçi
Hilafet'in kaldırılması ve laikliğin kabul edilmesiyle birlikte dinin bu ezici ve birleştirici fonksiyonunu kaybetmesi gerekiyordu. Ve öyle oldu. O halde, Osmanlı İmparatorluğu'nda dinin ve Hilafet'in oynadığı fonksiyonu yeni Türkiye'de de oynayacak bir başka kuruma ihtiyaç vardı. Bu, "Türk milliyetçiliği" olarak saptandı. Fakat milliyetçilikten ne anlamak gerektiği ve milliyetçiliğin toplumsal temelleri tam olarak ortaya konulamadığından ırkçı bir takım gelişmelerden de uzak kalınamadı. 1924 Anayasası'nın hazırlanmasında bunun etkisini görmek mümkündür. Anayasa'nın "Türklerin hukuk-u ammesi" bölümündeki "Her Türk..." (mad. 68), "Türkler kanun nazarında..." (mad. 69), "... hak ve hürriyetleri Türklerin tabii hukukundandır" (mad. 70), "Türkler gerek şahıslarına..." (mad. 82), "Iptidai tahsil bütün Türkler için mecburidir..." (mad. 87), "Hukuku siyasiyeyi haiz her Türk..." (mad. 92) gibi ifadeler bunun en güzel örnekleridir. Gerçi aynı Anayasa'nın 88. maddesinde, "Türkiye ahalisine din ve ırk farkı gözetilmeksizin Türk idlak olunur" deniyor ise de, bu da toplum yapısı ile en ufak bağı olmayan bir maddeden öteye geçememiştir.
Sayfa 36 - İBV yayınlarıKitabı okudu
Bünyesinde hala feodal ve yarı-feodal unsurları barındıran derin sınıf farklarının mevcut olduğu bir ülkede "Hiçbir sınıf veya kişiden yana değilim, tarafsızım" demek, aslında feodal ve burjuva sınıflarından yani egemen sınıflardan yana olmak demektir.
Reklam
Türkiye'de uzun yıllar boyunca özellikle tek parti devrinde ilericilik ve gericilik, genel olarak laik fikirlerin benimsenip benimsenmesine bağlanmış, Müslüman olduğunu, dindar olduğunu, camiye gittiğini vs. söyleyen bir adamın gerici, bütün bunlara yan çizenler ise ilerici olmuştur.
...aşiret feodalizmin, ulus da kapitalizmin siyasi kurumudur.
Önemli!!!
Avrupa böyle karışık bir ortamdayken, Osmanlı, oraya feodal üretim düzeninin toplumsal güvenlik anlayışını götürdü. Osmanlı'nın fethettiği yerlerdeki halkın, din, dil, ırk, kültür gibi kurumlarına dokunmaması, herkesi, din, dil, ırk ve kültüründe serbest bırakması, aslında, Osmanlı'nın, Kerim Devlet olmasının bir sonucu değil, feodal hukukun toplumsal güvenlik anlayışının gereklerinden idi. İşte bu sayede Osmanlı, Avrupa'da uzun süre yayılma imkanı bulmuş ve fethettiği yerlerde egemenlik kurabilmiştir.
Sayfa 199Kitabı okudu
...toprak mülkiyetine dayanan feodal yapıda köylü ile ağa arasındaki bağ tamamen mülkiyet ve üretim ilişkilerinden doğmaktadır. Feodal kalıntıları ve yapıyı ortadan kaldıracak devrim hareketleri sırasında köylülerin ağalara karşı bilinçlenmeleri mümkün olur. Fakat aşirete dayanan feodal yapılarda aşiret üyelerinin aşiret reislerine karşı nasıl bilinçlendirip harekete getirebilirsiniz.
Sayfa 122 - İBV yayınlarıKitabı okudu
Reklam
-Kaçakçılık yüzünden milyon kazananlar vardır. -Devlet memurları kaçakçılarla beraberdir. Ya polis, jandarma gibi hadisenin içindedir, veya, kaymakam, vali, hakim, savcı... gibi müsamaha etmektedir.
TARAFSIZ KALMAK EGEMEN SINIFLARIN HİZMETİNDE OLMAK DEMEKTİR
Sayfa 25 - IbvKitabı okuyacak
Milliyetçilik hareketlerinin geliştiği bu çağda Osmanlı Sarayı, Doğu Anadolu üzerinde uyguladığı son derece başarılı bir taktikle hem Kürt halkının merkezileşmesini ve birlik olmasını engellemiş, hem de Ermenilerle Kürtleri birbirleriyle çarpıştırarak Ermenistan'ın kurtuluşunu başarısızlığa uğratmıştır.
Sayfa 144Kitabı okudu
Reklam
Tebliğde dikkati çeken ve biraz daha ayrıntılı bir şekilde açıklanmasında yarar olabilecek bir başka nokta, Doğu Sorunu'nun niteliğidir. Beşikci ısrarla bu sorunun hem sınıfsal, hem de etnik bir sorun olduğunu belirtmekte ve etnik faktörlerle sınıfsal faktörlerin birbirleriyle bütünleştiğini söylemektedir. Bunun kanıtı olarak da Doğu'daki egemen sınıfların merkezi otorite ile bütünleşmesine işaret etmektedir. Beşikçi'ye göre bu bütünleşme sonucunda iki olay meydana gelmektedir. Bunlardan biri Doğu'daki ağa, aşiret reisi ve şeyhlerin varlıklarını kurumlaşmış bir nitelikte devam ettirmeleri, diğeri ise Doğu'da yaratılan ürünlerin Batı'ya yatırılmalarıdır.
Sayfa 80 - İBV yayınlarıKitabı okudu
Gericiliği dinde, dini faaliyetlerde aramak, mücadele hedeflerinin belirlenmesinde yanlış sonuçlar doğurur. Gericilik ve ilericilik, mülkiyet ve üretim ilişkilerinde benimsenen davranışlara bağlıdır. Üretim ilişkilerinde halk yararına yapısal değişmeler yapmayı kabul eden kişi ilericidir. Etmeyen ise gericidir... Yoksa bir insan Kuran okuduğu, camiye gittiği vs. için gerici değildir. Gericiliğin bu anlamı otoriter Osmanlı Devleti'nin ve onun bir devamı olan CHP'nin Anadolu toplumlarının bünyesinde açtığı çok derin yaralardan biridir. Sökülüp atılması da zordur. Burada dinin oynadığı rol çok etkili ve geniş bir üst yapı kurumu olarak statükonun değişimini engelleyip egemen sınıfların saltanatına devam etmelerini sağlamaktır. İşte dinin bir üst yapı kurumu olarak meydana getirdiği bu ezici etkiyi, ancak mülkiyet ve üretim ilişkilerinde yapısal değişmelerle bozabiliriz. Bu bakımdan birçok kimse irtica hareketlerine girişen bir imamla, hacıyla, hocayla, gazete yazarıyla mücadeleye giriştiği zaman ilericilik yaptığını zanneder. Halbuki esas ilericilik, hacı, hoca, imam, gazete yazarı değil, onların ipini elinde bulunduran sermaye sınıfları ve üretim ilişkilerini kontrol edenlerle yapılan mücadeledir.
Sayfa 127Kitabı okudu
Örneğin Yavuz Sultan Selim, 1514 yılında Çaldıran Seferi'ne giderken, Doğu ve Orta Anadolu'da büyük bir gelişme gösteren Şia hareketini bastırmak için çok büyük bir kitleyi kılıçtan geçirmiştir. Bu arada Siirt, Bitlis, Diyarbakır, Malatya vs. taraflarında oturup alevi olmayan ve kendisini de destekleyen aşiretlere ve Kürt beylerine yurtluk, ocaklık adı altında malikaneler verilmiştir.
Sayfa 100Kitabı okudu
İki Mustafa Kemal...
Hilafetin birdenbire kaldırılması Doğu Anadolu'daki aşiret reisleri üzerinde derin ve olumsuz bir etki yarattı. Çünkü onlar savaş yıllarında olduğu gibi Mustafa Kemal'i Hilafet ve Saltanat'ın koruyucusu, İslam aleminin kurtarıcısı olarak biliyorlardı. Mustafa Kemal'in bu makamlar için savaştığını ve kendilerinden de yardım istediğini anlatan mektupları 2-3 yıl önce yazılmış olup henüz ellerindeydi. Hilafet'in ve Saltanat'ın kaldırılabileceğine, hele bunun Mustafa Kemal'in yapacağına bir türlü inanmıyorlardı. Nitekim bu iş kesin olarak öğrenilince Mustafa Kemal'e karşı duyulan eski sevgi ve güven Kürt aşiret reisleri arasında azaldı. Hilafet'in kaldırılması huzursuzluk yaratmaya başladı.
Sayfa 151Kitabı okudu
Atatürk 1920 Mayıs
Meclisi alimizi teşkil eden zevat yalnız Türk değildir, yalnız Kürt değildir, yalnız Çerkes değildir, yalnız Laz değildir. Fakat hepsinden mürekkep anasırı islamiyedir. Samimi bir mecmuadır. Binaenaleyh muhafaza ve müdafaası ile iştigal ettiğimiz millet bittabii bir unsurdan ibare değildir. Muhtelif anasırı ilamiyeden mürekkeptir. Bu mecmuayı teşkil eden her bir İslam unsur bizim kardeşlerimiz ve menfaate tamamen müşterek olan vatandaşlarımızdır.