Herkese merhaba! Grisha serinin ikinci kitap yorumu ile geldim. Duygularım biraz değişik aslında. Ne yazabilirim diye düşünüyorum ve ne kadar kısa spoilersiz özetlersem o kadar iyi olur. Bu arada bana eşlik eden canım arkadaşım
Vadideki Okurlar harika bir okuma arkadaşı olduğun için minnettarım.
Öncelikle ilk kitabın sonunda yaşanan facianın hemen ardından kesintisiz devam ediyoruz. Alina kimliğini kabullendi. Darkling'in gerçek yüzü ile karşılaştı. Malyeni kurtardı. En yakın arkadaşını ve halkını geri de bıraktı. Peki ne için?
İşte kitap bu sorumun üzerinde giriş- gelişme- sonuç olarak ilerliyor.
Alina ve Malyen Karanlık Diyarında yaşanılan olaydan sonra kendilerini başka topraklarda, Karanlıklar Efendisinden kaçarken bulurlar. Lakin bir gece Karanlıklar Efendisi yenilediği gücü ve ölümcül planlarıyla yeniden karşılarına çıkar. Alina Karanlıklar Efendisinden kaçamayacağını anladığı an kendide yenilediği gücüyle beraber savaşmaya karar verir.
Yeni giren karakterler kitaba öyle güzel hava kattı ki size anlatamam. Özellikle bir karakter var ki... NİKOLAİ! Yazar bu karakteri yazarken öyle kendine özgü, her ortama uyum sağlayan, her rolü canlandıran ve her ortamda farklılığı ile ün salan bir adam. Harika değil mi? Bu seri boyunca Alina dışında gerçekten her karakteri sevdim gibi. Alina'yı sevmememin nedeni fazla ergen vari olması. Çünkü Darkling, Nikolai, Genya, Malyen, Zoya güçlü karakterler. Sırıtıyor cidden bilmiyorum ya :)
Lakin kitapta hala oturtamadığım şeylerde var. Umarım üçüncü kitapta cevaplarımı alırım çünkü üçüncü kitap favorim olacak diye düşünüyorum. Fırtına ve kuşatma kilit noktada bitti! hem de ne kilit nokta. O yüzden tuti üçüncü kitabı okumaya kaçar :)