Her ekonomik bunalımın ardından, politikacılar halka güven duygusu vermeye, işlerin aslında göründüğü kadar kötü olmadığını telkin etmeye çalışıyorlardı. Malî konularda akıl verenler halka sabır vermekten başka duadan da yararlanıyorlardı.
19. yüzyılda, içlerinde insan sevgisi olan bilim adamları yoksulluğun koşullarını incelemeye çalışmışlardı. Bu insanlar neden yoksuldu? Tembellikten mi geliyordu bu? Yoksa hırstan mı yoksundular? Ya da yoksulluk zalim işverenlerin sömürüsünün bir sonucu muydu? Yoksulluğun nedeni kontrolsüz çoğalma olabilir miydi? Yoksa bu doğal düzenin bir gereği miydi?
Batı ve Doğu Berlin'i ayıran Brandenburg Kapısı. Kapitalizmin ve komünizmin tarihsel çatışma yeri mi? Yoksa 1945'te kapitalist ve komünist sistemlerin silahlı temsilcilerinin biraz da ticaretten söz etmek için buluştukları bir yer mi? Ya da iki sistemin sanayi toplumlarının birbirlerine yaklaşıp benzeştiği nokta mı?