Bir işaret, bir mesaj, son bir arzu, bir vasiyetname ya da bir uyarı-yazılı herhangi bir şey- bırakmış olsa, yeniden şüpheye düşecektim. Bunu biliyordu; o yüzden de yalnızca çıplak bir ceset bırakmıştı; sanki ölümün tam da o çıplaklığı aracılığıyla herşeyin sahte olmadığını, son tahlilde mutlak ve yanılgıya yer vermeyen, hiçbir hilenin asla değiştiremeyeceği bir şeyler olduğunu söylemek ister gibi.