Kuyucaklı Yusuf

Sabahattin Ali
“Son üç yıl içinde ve küçük hikâyeci sıfatıyla haklı bir isim kazanan Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf 'la birlikte ilk romanını veriyor. Güzel, şiirli ve sürükleyici bir eser ki, muharririn hem müfrit romantizminden, hem müfrit realizminden aynı zamanda müstefit ve mutazarrır olmaktadır.” -Nahit Sırrı Örik, 1937 “Kuyucaklı Yusuf, Türk romanında ufuk açan girişimlerden birini haber vermektedir. [...] Denebilir ki bütün bundan sonraki Anadolu romanlarının yapısında Kuyucaklı Yusuf 'tan mutlaka bir şeyler vardır.” -Rauf Mutluay, 1973 “Kuyucaklı Yusuf, kişilerin canlılığıyla, ayrıntıları kullanmadaki ustalığıyla, olay örgüsündeki mükemmellikle, mahalli renkleri vermedeki üstün başarısıyla, sosyal gerçeklikle insani gerçekliği tam bir uyum içinde, dengeli olarak yansıtmasıyla eskimeyecek, tazeliğini sürdürecek bir roman.” -Fethi Naci, 1990 “O kadar sert, öfkeli, bir yandan da sonsuz merhamete özlemli anlatımı, çözümlemeleriyle Kuyucaklı Yusuf bugün de yaşayan bir başyapıttır bence.” -Selim İleri, 2015
272 sayfa · İlk Yayın Tarihi: 1937
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

240 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 günde okudu
Bu bir incelemeden çok dertleşmedir. Allah bütün hastalara acil şifalar versin... Bu kitabı ilk (23 Kasım) okumaya başladığımda , hayatımda her şey mükemmel gidiyordu. Fakat finalini soğuk bir
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Ataç Yayınları · 2019194,2bin okunma
222 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
l Şair ve öykü yazarı olan Sabahattin Ali'nin 1937 yılında kaleme aldığı ve yayımladığı ilk romanıdır. Aynı zamanda eserdeki Yusuf edebiyatımızın ilk romantik kahramanı olarak görülür. Yazar,
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021194,2bin okunma
Gerçek bir hikâye
222 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Kuyucaklı Yusuf, Sabahattin Ali’nin okuduğum ikinci kitabıydı. Birincisi çok bilinen Kürk Mantolu Madonna idi. Bu romanla birlikte her ikisinin de ayrı bir yeri oldu bende. Ama en çok içimi yakan eseri Kuyucaklı Yusuf oldu. Yusuf’un yazgısı çocukken talihsizlik ile başlamış ve kendi özgürlüğünü hep birilerine teslim etmek zorunda kalmıştır. Muazzez'e olan aşkını bile özgürce ortaya koyamamış onu kaçırmak zorunda kalmıştır. Köydeki zenginlerin bürokrasiyle işbirliği yaparak yarattıkları adaletsiz düzen ve bu düzene baş kaldıran Yusuf'un mücadelesi, bu mücadeledeki yalnızlığı ve iç dünyası akıcı bir üslupla anlatılmış. Güçlünün zayıfı nasıl ezebileceğini ve bu durumda zayıfın yapabileceği hiç bir şeyin olmadığını bütün gerçekçiliğiyle gözler önüne seriyor. Yusuf her şeyini kaybettikten sonra atını dağlara doğru sürer. Sanki devamı olacak gibi bitiriyor. Neden böyle bitiyor diye araştırma gereği duydum ve öğrendim ki Sabahattin Ali, aslında bu romanı üç kitap olarak düşünmüş bu nedenle açık bitmiş sonu. Fakat Sabahattin Ali'nin gencecik yaşında katledilişi ile geriye sadece bu tek kitap kalmış. Kitap 1937’ de yazılmış, yazarın ilk romanı ve gerçek bir hikaye. Cezaevinde tanıştığı Yusuf’un hikayesi. Bu yüzdende çok hüzünlü geldi bana. İyi Okumalar.
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021194,2bin okunma
222 syf.
7/10 puan verdi
Aydın'ın Nazilli ilçesinin Kuyucak köyünde başlayan ve Balıkesir'in Edremit ilçesinde biten hayatlar... Kuyucaklı Yusuf Sabahattin Ali'nin 1937'de basılan ilk romanıdır. Döneme ayna tutan, yansıtan ve betimlemeleriyle romanın içine sürükleyen bir eser haline gelmiştir. Yusuf'un annesi ve babasının eşkıyalar tarafından öldürülmesi ile olaylar başlar ve bir kaymakamın onu evlatlık edinmesi ile devam eder. Kaymakamın birde kızı vardır. Muazzez. Küçük bir kasabada yaşamaya başladıklarında başlarına ne denli büyük dertlerin geleceğinden habersizdirler. Ölümler, ayrılıklar, yalnızlıklar, çaresizlikler... Eseri her ne kadar sürükleyici bulsam da yer yer fazla betimlemelerden dolayı olaylardan koptuğumu fark ettim. Bazen de bir yeşilçam filmi izliyormuşum gibi hissettim. İlk sayfalardaki etki ortalara doğru azalmaya başladı ama sonunda beni çok şaşırttı hiç böyle bir son beklemiyordum. Daha önce Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'sını ve Sırça Köşk'ünü okumuştum. Bu üç eserde bende aynı izlenimi bıraktı diyebilirim. Üzüldüğüm iki nokta var ki ilki şudur; Biliyorsunuz kendisi Ali Ertekin tarafından öldürülmüştü. Eğer öyle olmasaydı söylentilere göre Kuyucaklı Yusuf'a devam niteliğinde bir cilt daha yazacakmış. Belki o zaman Yusuf'un bundan sonra hayatına nasıl devam ettiğini öğrenmiş olurduk. Açığa kavuşması gereken, bana göre yarım bırakılmış çok şey vardı. İkincisi ise o dönemin yaşantısını, beklentilerini okudukça günümüzden çok bir farkı olmadığını anladım. Hala gelişmekte miyiz ? Yoksa gittikçe geriliyor muyuz ?
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı Yusuf
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021194,2bin okunma
‘kitap okuyarak dünyayı dolaşıyorum’
222 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Bu romanla birlikte Aydın’ın Nazilli kazası Kuyucak Köyü’ne doğru yolculuğa çıkıyoruz, yıl 1903. Türk edebiyatının ilk kasaba romanı olarak kabul edilen Kuyucaklı Yusuf, Sabahattin Ali’nin yazdığı
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021194,2bin okunma
222 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Öykücü olarak bilinen Sabahattin Ali'nin ilk yazdığı romandır. Ve bence en güzel romanıdır. En azından benim için öyledir. Kürk Mantolu Madonna'nın isminden dolayı fazla ilgi gördüğünü düşünüyorum.
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021194,2bin okunma
222 syf.
·
Puan vermedi
Kuyucaklı Yusuf'u uzun zaman önce okudum, büyük bir hevesle,bir çok beklentiyle... Ne yazık ki umduğumu bulamadım daha sonra bulunduğum ruh hali, yer ve zamanın etkili olduğunu düşünerek biraz
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021194,2bin okunma
222 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
"Yaramın nerede olduğunu bilmiyorum. Yalnız bir yerlerim acıyor. Çok acıyor." ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ Bazı hikâyeler vardır, insanı ilk cümlesinden yakalar ve bırakmaz. Kuyucaklı
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021194,2bin okunma
Yusuf'un Öyküsü
224 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Merhaba 1k okuyucuları :) Sabahattin Ali’yi çoğu insan her ne kadar Madonna ile tanımış olsa da Yusuf ile tanımak ayrı bir hazdır. Yusuf, Madonna kadar sosyal mecrada popülariteye ulaşamamışsa da;
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Gönül Yayıncılık · 2019194,2bin okunma
270 syf.
10/10 puan verdi
·
36 saatte okudu
Kuyucakli Yusuf okuduğum en güzel romanlardan biri.Kitap hem sürükleyici hem de kalbe dokunan bir hikayeyi anlatıyor. Bazı kısımlarda okurken sizi mutlu edecek kısımlar da var ama genel olarak hüzünlü bir kitap. Bir başka konu kitap köy ve kasabalarda yaşanan dramları, köylü ve devlet yöneticilerini, yoksullar ile kasabalı zenginler arasındaki güç çatışmalarını anlatmaktadır. Yaşadığı döneme ışık tutan yazar güçlünün zayıfı nasıl ezebileceğini ve bu durumda zayıfın yapabileceği hiç bir şeyin olmadığını bütün gerçekçiliğiyle gözler önüne seriyor. Kitabı bitirdikten efkarlandım içime bir burukluk oldu. Bana en çok dokunan kitaplardan biri oldu. Bu kitabu şiddetle tavsiye ediyorum.
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Maviçatı Yayınları · 2019194,2bin okunma

Yazar Hakkında

Sabahattin Ali
Sabahattin AliYazar · 103 kitap
Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907'de Edirne Vilayeti'nin Gümülcine Sancağı'na bağlı Eğridere kazasında doğmuştur. Babası piyade yüzbaşısı (Cihangirli) Selahattin Ali Bey'in görev yerlerinin sık sık değişmesi dolayısiyla, ilköğrenimini İstanbul, Çanakkale ve Edremit'in çeşitli okullarında tamamlamıştır. Edremit'e göçtüklerinde bölge Yunan işgalinde olduğu için emekli olan babası aylığını alamamış ve aile çok zor günler geçirmiştir. İlkokulu bitirdikten sonra parasız yatılı olarak Balıkesir Öğretmen Okulu'na giren Sabahattin Ali, beş yıl burada okumuş, daha sonra İstanbul Öğretmen Okulu'nda mezun olmuştur (1926). Bir yıl kadar Yozgat'ta ilkokul öğretmenliği yapmış, Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavı kazanarak Almanya'ya giderek iki yıl orada okumuştur (1928 - 1930). Yurda döndükten sonra Sabahattin Ali, Orhaneli’nde ilkokul öğretmenliğine atandı. Aydın ve sonra Konya ortaokullarında Almanca öğretmenliği yapmıştır. Konya'da bulunduğu sırada, bir arkadaş toplantısında Atatürk'ü yeren bir şiir okuduğu iddiasıyla tutuklanmış (1932), bir yıla mahkûm olarak Konya ve Sinop cezaevlerinde yatmış, Cumhuriyetin onuncu yıldönümü dolayısıyla çıkarılan af yasasıyla özgürlüğüne kavuşmuştur (1933). Cezaevinden çıktıktan sonra Ankara'ya giden Sabahattin Ali Millî Eğitim Bakanlığı'na başvurarak yeniden göreve alınmasını istemiştir. Dönemin bakanı Hikmet Bayur'un "eski düşüncelerinden vazgeçtiğini ispat etmesini" istemesi üzerine Varlık dergisinde "Benim Aşkım" adlı şiirini yayımlayarak (15 Ocak 1934) Atatürk'e bağlılığını göstermeye çalışmıştır. Aynı yıl Bakanlık Neşriyat Müdürlüğü'ne alınmış, Ankara II. Ortaokul'da öğretmenlik yapmıştır. 16 Mayıs 1935 günü Aliye Hanım ile evlenmiş, 1936'da askere alınmış, 1937 Eylülünde kızı Filiz Ali dünyaya gelmiştir. Yedek Subay olarak askerliğini Eskişehir'de tamamlamış, 10 Aralık 1938 de Musiki Muallim Mektebi'nde Türkçe öğretmeni olarak göreve başlamıştır. 1940 yılında tekrar askere alınmış, askerliğini yaptıktan sonra Ankara Devlet Konservatuarı'nda Almanca öğretmenliği yapmıştır (1941 - 1945). "İçimizdeki Şeytan" romanı milliyetçi kesimde büyük tepki toplamıştır. Nihal Atsız'ın hakkında yazdığı hakaret dolu bir yazıya karşılık dava açmış, dava sırasında çok sıkıntı çekmiştir. 1944 yılında davayı kazanmasına rağmen tepkilerden kurtulamamıştır. Olaylı duruşmalar sonunda bakanlıkça görevinden alınmış, İstanbul'a giderek gazetecilik yapmaya başlamıştır (1945). Ancak fıkra yazdığı La Turquie ve Yeni Dünya gazeteleri, Tan olayları sırasında tahrip edilince işsiz kalmış, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz'la Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Öküz Paşa gibi siyasal mizah dergilerini çıkarmıştır (1946 - 1947). Ancak, bu gazeteler tek parti iktidarının baskılarıyla karşılaşmış, dergilerin isimlerindeki Paşa ifadesiyle "Milli Şef" İsmet Paşa ile alay edildiği iddiası ile kapatılmış, yazılar ve yazarları hakkında kovuşturmalar açılmıştır. Sabahattin Ali dergilerde çıkan yazılarından dolayı üç ay hapis yatmış, karşılaştığı baskılardan bunalmıştır. Ali Baba dergisinde yayımladığı "Ne Zor Şeymiş" başlıklı yazıda, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatmaktadır: "Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi?" Bir başka dava nedeni ile 1948'de Paşakapısı cezaevinde üç ay yatmıştır. Çıktıktan sonra zor günler geçirmeye başlamış, işsiz kalıp, yazacak yer bulamamıştır. Yurt dışına gidebilmek için pasaport almak istemiş, alamamıştır. Yasal yollardan yurt dışına çıkma olanağı da bulamayınca Bulgaristan'a kaçmaya karar vermiş fakat para karşılığı anlaştığı Ali Ertekin adlı kaçakçı tarafından Jandarma karakolunda katledilmiş daha sonra da cesedi 2 Nisan 1948 tarihinde Bulgaristan sınırında şaibeli bir şekilde bulunmuştur. Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü itiraf eden ve Milli Emniyet mensubu olduğu iddia edilen Ali Ertekin, dört yıla hüküm giymiş; fakat birkaç hafta sonra çıkartılan aftan yararlanarak serbest kalmıştır. Bulgaristan’ın Eğridere (Ardino) kentinde, Sabahattin Ali’nin 100. doğum yılı kutlandı. 31 Mart 2007 günü gerçekleşen toplantıya, başta Bulgaristan Yazarlar Birliği Başkanı olmak üzere Sofya ve Bulgaristan’ın çeşitli kentlerinden Türk ve Bulgar yazarlar, şairler, okurlar ve Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali katıldı. Bütün eserleri 1950’li yıllardan beri Bulgaristan’daki tüm okullarda okutulduğundan, Sabahattin Ali bu ülkede çok tanınan bir yazardır. Sabahattin Ali yazı yaşamına şiirle başlamış, hece vezniyle yazdığı ve halk şiirinin açık izleri görülen bu ürünlerini Balıkesir'de çıkan ve Orhan Şaik Gökyay tarafından yönetilen Çağlayan dergisinde yayımlamıştır (1926). Servet-i Fünun, Güneş, Hayat, Meşale gibi dergilerde de yazan (1926 - 1928) Sabahattin Ali, bu arada öykü de yazmaya başlamış, ilk öyküsü "Bir Orman Hikayesi" Resimli Ay'da yayımlanmıştır (30 Eylül 1930). Toplumsal eğilimli bu öyküyü Nazım Hikmet, şu sözlerle okurlara sunmuştur: "Bu yazı bizde örneğine az tesadüf edilen cinsten bir eserdir. Köylü ruhiyatının bütün muhafazekâr ve ileri taraflarını, iptidaî sermaye terakümünü yapan sermayedarlığın inkişaf yolunda köylülüğü nasıl dağıttığını ve en nihayet, tabiatın deniz kadar muazzam bir unsuru olan ormanın muğlak, ihtiraslı hayatını, kımıldanışların zeki bir aydınlık içinde görüyoruz". Sabahattin Ali, af yasasından yararlanarak hapisten çıktıktan sonra, özellikle Varlık dergisinde yayımladığı "Kanal", "Kırlangıçlar", "Arap Hayri", "Pazarcı", "Kağnı" (1934 - 1936) gibi öyküleriyle dikkati çekmiştir. Sabahattin Ali Anadolu insanına yaklaşımıyla edebiyata yeni bir boyut kazandırmıştır. Ezilen insanların acılarını, sömürülmelerini dile getirmiş, aydınlar ve kentlilerin Anadolu insanına karşı takındıkları küçümseyici tavrı eleştirmiştir. 1937'de yayınlanan Kuyucaklı Yusuf romanı, gerçekçi Türk romanının en özgün örneklerinden biridir. Sabahattin Ali'nin halk şiirinden esinlenerek yazılmış şiirlerini içeren Dağlar ve Rüzgâr (1934) adlı kitabı yazın çevrelerinde ilgi uyandırmış, örneğin Yaşar Nabi, Hakimiyeti Milliye'de şu övücü satırları yazmıştır: "Bu kitabın mümeyyiz vasfı halk edebiyatı tarzında bir deneme teşkil etmesidir. Sabahattin Ali'nin tecrübeli muvaffak neticeler vermiş. Ve bize, şiirleri doğrudan doğruya bir halk şairi elinden çıkmamış olduklarını hissetirmekle beraber, o tanıdığımız ve sevdiğimiz samimi edayı tattırabiliyor. Komplike imajlardan kaçınılmış olması, bu şiirlere büyük bir sadelik vermiş." Ancak, Sabahattin Ali, bu kitabından sonra şiirle ilgilenmemiş, sadece öykü ve roman yazmıştır. 'Leylim Ley', 'Aldırma Gönül' gibi halk dilinden yararlanarak yazdığı şiirler herkes tarafından bilinir. Sabahattin Ali, Varlık'ta Esirler adlı üç perdelik bir oyun da yazmış (1936), ancak bu türü de bir daha denememiştir.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.