Anne babası eşkıyalar tarafından gözünün önünde katledilmiş, toplumun yaşantı ve adalet anlayışı karmaşasında , kendi doğruları ile yalnız kalan Kuyucaklı Yusuf'un hikayesini anlatıyor Sabahattin Ali..
Yetim olan çocuğa karşı merhametli olan Kaymakam kendine evlat olarak alıyor Yusuf'u..
Kitapta karakter olarak işinden fırsat buldukça dünya meşgalesine atılan Kaymakam , yüreği de, aklı da kötü şeylere çalışan, küçümsemenin kendini yücelten bir erdemlik olduğunu sanan, zor zamanda namusu feda edilecek önemsiz birşey gören anne Şahinde , ve evin masum nadide çiçeği Muazzez'in hayatları ön planda..
Kitabın asıl manası Kuyucaklı Yusuf ile Muazzez arasındaki aşktan çok , insanların açgözlülüğünü, doymak bilmeyen nefislerini, yalana dolana kılıf olacak bahaneleri bulmaları, paraya, makama ,mülke ve şöhrete verdikleri önemi , adalet anlayışının paraya göre değişiklik gösterebiliceğini , zengin olanın tüm kötülükleri yapmaya hakkı olduğunu sandıklarını anlatıyor.
Kitapta sadece Kübra hikayesi yarım kalmış gibi geldi bana. Kuyucaklı Yusuf ile tekrar görüşeceklerine hatta Şakir 'den intikam alanın bizzat kendisi olacağına kendimi çok inandırmıştım o yüzden kitap bitince bir eksiklik hissettim.
Sabahattin Ali , kurguda köylü halkın ezilişini, zengin kesimin söz hakkı sahipliğini öne çıkarmış.
Topluluk içinde yalnız kalan nice Yusuf'lara ait bir kitap..