Bana birşey olmadı memur Starling. Ben oldum. Beni bir dizi etkiye indirgeyemezsiniz.Davranışı iyi ve kötü diye ayırmışsınız. Herkese ahlaki bir onurluluk donu giydirmişsiniz. Hiçbir şey kimsenin kusuru değildir. Bana bakın, memur Starling. Bana kötü olduğumu söylemeye dayanabilir misiniz? Ben kötü müyüm, memur Starling?
“Sizin yıkıcı olduğunuzu sanıyorum. Benim için ikisi aynı şeydir.”
“Kötü sadece yıkıcı mıdır? O zaman fırtınalar kötüdür eğer iş bu kadar basitse. Sonra yangın var, dolu var. Sigortacılar hepsini ‘Tanrının işleri’ adı altında toplar.
“İsteyerek…”
“Ben vakit geçirmek için yıkılan kiliseleri toplarım. En son Sicilyadakini gördünüz mü? Şahane bir şey! Kilisenin cephesi özel ayin sırasında altmış beş büyükannenin üstüne düştü. Bu kötülük müydü? Eğer öyleyse, kim yaptı? Eğer yukardaysa, bunlara bayılıyor demektir, memur Starling. Tifo ve kuğular… hepsi aynı yerden gelir.”
… sen kendini acımasızca yargılıyorsun; o yüzden o kutsal sessizliği tekrar tekrar kazanmak zorunda kalacaksın.
Çünkü seni harekete geçiren şey hep acıdır ve acı da asla son bulmayacaktır.
Psikoloji okumuş olan Starling’di ama çamaşır makinesinin temposunun büyük bir kalbin atışını andırdığını ve dönen suyun çıkardığı sesin de doğmamış bir insanın duyduğu ses olduğunu bilen Mapp'dı.
Yanaklarında iki damla kurumuş gözyaşı var. Şu anda garip bir biçimde serbest hissediyor kendini. Kavga etmeye hazır olduğunu anladığı için kendi kendine dikkatli olmayı telkin ediyor.