L'étranger

Albert Camus
İnsanın her gün yaptığı en iyi şey,intihar etmemeye karar vermektir.
C’était d’ailleurs une idée de maman et elle le répétait souvent, qu’on finissait par s’habituer à tout.
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
J'ai eu envie de lui dire que ce n'était pas de ma faute, mais je me suis arrêté parce que j'ai pensé que je l'avais déjà dit à mon patron. Cela ne signifiait rien. De toute façon, on est toujours un peu fautif.
Pour la première fois depuis bien des années, j’ai eu une envie stupide de pleurer parce que j’ai senti combien j’étais détesté par tous ces gens-là.
Sayfa 136Kitabı okudu
J’ai pensé que c'était toujours un dimanche de tiré, que maman était maintenant enterrée, que j'allais reprendre mon travail et que, somme toute, il n'y avait rien de changé.
Pour moi c'est un malheur. Un malheur, tout le monde le sait ce que c'est. Ça vous laisse sans défense.
Sayfa 140Kitabı okudu
Reklam
D'un côté, elle était invraisem-blable. D'un autre, elle était naturelle.
Sayfa 123Kitabı okudu
Kimseyi size soğuk davranınca,gözlerinizden dolacak kadar önemsemeyin.
À part ces ennuis, je n'étais pas trop mal-heureux. Toute la question, encore une fois, était de tuer le temps. J'ai fini par ne plus m'ennuyer du tout à partir de l'instant ou j'ai appris à me souvenir.
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
Tutukluluğumun başlarında, bana en ağır gelen şey, özgür bir insan gibi düşünmemdi.Örneğin, içimden kumsalda olmak, denize doğru yürümek geliveriyordu. Ilk dalgaların sesini tabanlarımda duymayı, bedenimin suya girişini ve bundaki ferahlığı hayal edince, hücre duvarlarının birbirine çok yakın olduğunu hissediyordum. Ama bu, ancak bir kaç ay sürdü. Sonraları sadece hükümlüler gibi düşünür oldum. Artık avluda yaptığım günlük gezintiyi ya da avukatımın gelmesini beklemeye başladım. Vaktimin geri kalan kısmını oldukça iyi idare ediyordum. O zaman sık sık düşünüyor ve içimden: beni kuru bir ağaç kovuğunda yaşamaya zorlasalardı da gökyüzüne bakmaktan başka bir işim olmasaydı, yavaş yavaş buna da alışır giderdim, diyordum. Buracıkta, nasıl avukatımın o acayip boyunbağını gözlüyor ve ve bir başka dünyada marie'nin gövdesini kavrayıp sıkmak için cumartesilere kadar sabırla bekliyorsam, orada da, kuşların geçişini, bulutların karşılaşmalarını beklerdim herhalde. Oysa kuru bir ağaç kovuğunda değildim. Benden daha bahtsızlar da vardı. Zaten anacığım da böyle düşünür ve sık sık, "insan eninde sonunda her şeye alışır," der dururdu."
Ce qui me frappait dans leurs visages, c'est que je ne voyais pas leurs yeux, mais seulement une lueur sans éclat au milieu d'un nid de rides.
En tout cas, je n'étais peut-être pas sûr de ce qui m'intéressait réellement, mais ¡étais tout à fait sûr de ce qui ne m'intéressait pas. Et justement, ce dont il me parlait ne m'intéressait pas.
Sayfa 175Kitabı okudu
Yanlış da olsa düşünmek hiç düşünmemekten daha iyidir
İnsanlık tarihi boyunca geriye baktığımızda düşünce tarihinde erkek egemenliğinin hâkim olması, diğer cinsin bu kategoriye neredeyse hiç girememesi, birinin diğerinden üstün olduğu anlamına gelmez; sadece, imkânların bir diğerine daha fazla sunulduğunu, tüm inançların erkek merkezli olduğunu ve yerine göre Tanrı sözü diyerek kadınların gerek düşünce gerekse toplumsal alanlardan soyutlandığını gösterir.
Sayfa 13 - Hypatia
Mais tout le monde sait que la vie ne vaut pas la peine d'être vécue.
Sayfa 171Kitabı okudu
Resim