"...532 yılının zorlu günlerinden biriydi. Marmara ve Karadeniz'den gelen alt üst hava akıntıları birbirine karışıyor. Boğazdan acı bir rüzgâr esiyordu. Büyük saraya, yıldırım hızıyla, acı bir haber ulaştı; At meydanında kanlı bir isyan başlatılmıştı. İsyancılar.dördüncü asırda Büyük Konstantin'in yaptırdığı bazilikanın yerine, beşinci asrın başlarında.Teodosiyus'un genişleterek yaptırdığı ahşap Ayasofya Kilisesi'ni ateşe vermiş, kilise tamamen yanmıştı..." "...Her şeye rağmen, Jüstinyen büyük bir zafer kazanmıştı. Bu zaferin anısına, ayrıca bunca insanın kanıyla sulanıp, kutsallaşan bu topraklar üzerine yeni, büyük bir katedral yaptırmalı,böylece tekrar halkın sempatisini kazanmalı, ayrıca dünyanın da dikkatini çekmeliydi..."
"...26 Aralık 537 yılında görkemli bir törenle açılan, bugün bile ihtişamını koruyan, bu şaheser Jüstinyen'in de başını döndürmüştü. 81 metre uzunluğunda, 78 metre genişliğinde, 55.6 metre yükseklikte, bir çapı 31.80, diğeri 32.60 metre olan kubbesi pandantif geçişlerle 107 sütun üzerine oturtulmuş, 7570 m2, iki katlı bu kilise, bilhassa Marmara Adasfndan getirtilip, orijinal tas-virleriyle iç duvarları süsleyen mermer levhalar altın mihrap, vitraylar, avizeler, Efes-Artemis tapınağından 12 yeşim taşı ,iyon ve korent üslûbu sütunlardan pek etkilenen koca imparator dayanamamış, şöyle haykırmıştı: "Beni lâik görüp şereflendiren, böyle bir şaheseri gerçekleştirmeme müsaade buyuran o Yüce Tanrıya binlerce şükürler olsun! EySolomon, gel bak, ben seni nasıl yendim?!"
