Lacan ve Postfeminizm

Elizabeth Wright

Lacan ve Postfeminizm Sözleri ve Alıntıları

Lacan ve Postfeminizm sözleri ve alıntılarını, Lacan ve Postfeminizm kitap alıntılarını, Lacan ve Postfeminizm en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sanat olsun, hayat olsun, her performans gerçeğin bir parçası olmak zorundadır. Peki o zaman, "gerçek" nedir?
Belli bir öznenin, biyoloji sınırla­rını aşabilecek nesne seçimiyle hiçbir ilgile­ri yoktur. Ancak nesne seçimi ne kadar çeşitlenirse çeşitlensin, insanlann uzak bir ge­lecekteki biyolojisi nasıl olursa olsun, toplum hâlâ bir çeşit ikilik talep edecektir. “Kastrasyon”a denk düşen bir şey olmak zo­rundadır; onsuz dile giriş mümkün değildir
Reklam
Gerçek sadece deneyimlenebilir, asla tam olarak kavramsallaştırılamaz; o, sözcükler, kavramlar ve algıların müracaat ettiği şeydir.
Dildeki her sözcüğün kullanımı, bir kimliğin inşa edilme ve hayata geçirilme çabası içinde, gerçeğin bir parçasını yakalamaya yönelik bir tekrardır.
Şüphesiz kadınları maskeleriz, çünkü kadını keşfedemeyiz. Onu sadece icat ederiz.
Her olumlu belirleme, kadını bir öz olarak, “kendinde” bir varlık olarak tanımlama yönündeki her girişim, bizi ancak onun ne yaptığına, “öteki için” ne olduğuna döndürecektir: Çünkü “kadının özelliği gerçek bir maske olduğundan, bütün niteliklerini yapay bir biçimde “giymiş” olduğundan, o erkekten daha ötede bir öznedir.”
Reklam
Varoluşsal bir önerme bize, ya var olan ya da olmayan tek bir x ile ilgili bir şeyler söyler. (“Kırmızı bir x var "/“Kırmızı olan bir x yok”). Tümel bir önermeyse, ya bütün x’ler ya da hiçbiri hakkında bir şeyler söyler (“Bütün x’ler kırmızıdır "/“Hiçbir x kırmızı değildir”).
Öteki nedir? Lacancı düşüncede Öteki, sosyal antropoloji ya da kültürel incelemeler alanlarının söylemlerindeki Öteki değildir; bir başka kişiyi ya da grubu ifade etmez. Psikanalizde Öteki, kişisel olmayan simgesel sistemdir; bireysel benliğin özerk olduğu yanılsaması bu simgesel sistemin içine yerleşmiştir. Öteki, gerçekliği belirleyip seçimlerimizi yönlendirmez, ama yerine getiremeyeceği bir vaat üzerine kurulu bir eksiklikle işleyen bir yapıdır. Yani Öteki, eğer tanınıp denetim altına alınarak yararlı kılınmazsa, benlik ve toplum açısından feci sonuçlar doğurabilecek bir tür aldatmacayla işler.
Gerçek sadece deneyimlenebilir, asla tam olarak kavramsallaştırılamaz.
Zizek, belli bir feminist eleştiri dişilliğe getirilen bütün tanımları erkek klişesi diye reddediyorsa, o zaman “kendinde” dişillik nedir diye sormuştur.
Reklam
1970’lerdeki sinema eleştirilerinin bü­ yük bölümü Christian Metz’in çalışmala­rından esinlenmişti; Metz, psikanalizin, filmin ve sinemanın bilinçdışı düzeyde na­sıl çalıştığını anlamamıza yaptığı katkıyı kuramlaştırmıştı. Özellikle de sinemanın “izleme düzeni”nin fetişizm ve voyeurism mekanizmalarını harekete geçirme biçimi üzerinde durmuştu:
“Şüphesiz kadınları maskeleriz, çünkü kadını keşfedemeyiz. Onu sadece icat ederiz.”
Sayfa 41
Dişi kümesinde ise, kadınların tamamı fallik işlevle tanımlanmamıştır; kadın fallik işleve evet ve hayır, evet veya hayır der. Di­şinin formülasyonu kadınları bir bütünde toplamanın imkânsızlığını ve belirsizliğini (undecidability) gösterir. Dişillik, erillik gibi tümel bir işlev olarak örgütlenmemiştir; çünkü bütün kadınlar fallik işleve tabi de­ğildir.
Bu dinamik, çoksatan bir kitap olan Men are from Mars, Women are from Venüs’te (Erkekler Mars’tan, Kadınlar Venüs’ten) “mağara”sında erkek, “ku­yucunda kadın- olduğu gibi, hiçbir biçim­ de iki cinsin birbirini tamamladığı, bir nite­liğin diğerinin karşısında yer aldığı şeklin­ de yorumlanamaz
Postfeminizme getirilen tanımların ço­ ğu, büyük bir ciddiyetle terimin ne demek olmadığıyla işe başlarlar: Yani feminizm, geçmiş anlamında “post” olmuştur. Oysa postfeminizm daha çok, feminizmin strate­ jik hamlelerinden biriyle ilgilidir:
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.