Gannuşi sadece teorisyen değil, ümmetin si8yasal ve toplumsal açıdan uyanışı için çalışan bir mücahittir. Gannuşi siyaset ya da parti çalışmasını çağdaş İslam kültürüyle şekillendirir, kültürel çalışmayı da salt teorik çerçeveden çıkarıp ümmetin daha güzel yarınlara doğru yaptığı yürüyüşte önemli bir unsur ve rehber olmasını sağlar. Böylece siyaset ve kültür arasındaki bütünlük sağlanmış olur. Aydınlanmış İslam düşüncesi de her kalkınma hareketinin ekseni olur.
Batılı halkların mücadelesi insanı,toplumu ve devleti, ezici kutsalın hakimiyetinden kurtarmaya yönelirken Müslüman halklar da çağdaş mücadelesinde insanı, toplumu ve dini, toplumu ezen modern devletin hegomanyasından kurtarmaya yönelmiştir.
Tarihçi Toynbee'nin ifadesiyle; İslam'ın insanlığa hediyesi olan bu coşkun kaynak, Batı ırkçılığının aksine yükselmeye açık bir İslam toplumunun kurulmasını sağlayan tevhid ilkesinden doğmaktadır.
İslami düşüncede devlet; milliyetçilik, ırk, dil yada tarih üzerine kurulmaz. Çünkü bu karınca ve arı topluluklarına benzemek demektir ve böylece topluluğa aidiyet ırka aidiyetle sınırlandırılmış olur.