Lanetli Çocuk
Honore de BalzacLanetli Çocuk Sözleri ve Alıntıları
Lanetli Çocuk sözleri ve alıntılarını, Lanetli Çocuk kitap alıntılarını, Lanetli Çocuk en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bugün, mutlu olmak için geçmişi unutmalı, geleceği düşünmemeli.
Harekete geçmek isteyen bir güç hissediyorum yüreğimde, savaştığım bir şey var.
"Tanrım", diye bağırdı kontes istirap içinde, "suçsuzluğun sonu ölüm mü olacaktı?"
Derin acı!
Bazı kederler vardır, akarsuya damlayan kanı andırırcasına dalgaları bir süreliğine boyarlar; dalga yenilendiğinde örtüsünü yeniden tertemiz kılar; ama Étienne'de suyun kaynağına karışmıştı kan; zamanın her dalgası yüreğine aynı oranda acı taşıyordu.
Egemenliği sevenler şefkatten yoksun yüreklerdir, ama gerçek duygular özveriye, Gücün o erdemine candan bağlıdır.
Tek ruh olmuşlardı, bilinmeyen bir yıldızın çehresini süsleyecek o sırlarla dolu inciye dönüşmüşlerdi sonunda, hepimizin umudu değil mi bu!
…..çünkü duyguların ifadesi çok derin olduğunda daha az açığa vurulur.
Yaşamda biraz yol aldığımızda, mekanların ruh halleri üstünde gizli bir etki yarattığını öğreniriz.
Şimdiye dek yansıta yansıta yalnızca göklerin mavisini yansıtan durgun bir gölün suyu kadar saf bir akıl nasıl bilgilendirilecekti? Bu bembeyaz tuvale nasıl resim çizilecekti?
Bir efendinin onlara gösterdiği saygının ne kadar çekici olabileceğini ancak kadınlar bilebilir.
16.yüzyıl.
Soylular başka hiçbir dönemde doğa bilimleri açısından o zamanki kadar bilgisiz olmamış, yıldız falcılığı asla o denli tutulmamıştır, çünkü geleceği öğrenmeye asla o zamanki kadar meraklı olunmamıştır. Bu bilgisizlik ve bu genel merak beşeri bilgilerin karmakarışık olmasına yol açmıştı; her şey kişisel uygulamalara bağlıydı, çünkü kuram dizini daha oluşturulmamıştı; kitap basmak çok masraflı, bilimsel iletişim hızı pek yavaştı; Kilise doğa olaylarının çözümlenmesini temel alan, bütünüyle incelemeye dayalı bilimlere hâlâ işkence ediyordu. İşkence de gizemi doğuruyordu.
çünkü genelde zorbanın gücü ezilenin kaygısı kadardır.
Pek çok aşk uyuşmazlıklardan doğar: Bir kavga eder, bir barışır çiftler, Ruh'la Madde'nin bayağı çatışmasıdır bu. Ama gerçek aşk daha ilk kanat çırpışında bu kavgaları savuşturdumu uzaklara, her şeyin özünün aynı olduğu noktada, iki varlık birbirinden ayırt edilemez olur; aşk, en yüce ifadesiyle dehaya benzer şekilde, dayanabilir en parlak ışığa, ışığı besler, onun içinde büyür ve varolabilmek için gölgeye ihtiyaç duymaz.
…..her şeyinin güzel olmasının nedeni doğallığıydı.
Doğa bu iki güzel varlığı birbiri için yaratmıştı, Tanrı olayları akıl almaz biçimde düzenleyerek onları birbirine yaklaştırmıştı, oysa insan düşünceleri, yasalar aralarında aşılmaz uçurumlar yaratıyordu.