8.6/10
7 Kişi
30
Okunma
3
Beğeni
2.328
Görüntülenme
Lenz, Georg Büchner’s visionary exploration of an 18th-century playwright’s descent into madness, has been called the inception of European modernist prose. Elias Canetti considered this short novella one of the decisive reading experiences of his life, and writers as various as Paul Celan, Christa Wolff, Peter Schneider, and Gert Hofmann have paid homage to it in their works. Published posthumously in 1839, Lenz provides a taut case study of three weeks in the life of schizophrenic, perhaps the first third-person text ever to be written from the “inside” of insanity. An early experiment in docufiction, Büchner’s textual montage draws on the diary of J.F. Oberlin, the Alsatian pastor who briefly took care of Lenz in 1778, while also refracting Goethe’s memoir of his troubled friendship with the playwright — English versions of both of these historical source texts here accompany Lenz for the first time in this bilingual presentation. Based on the best recent edition of the text, this fresh translation will allow readers to discover why Heiner Müller pronounced Lenz the inaugural example of “21st-century prose.”
Kitabın Konusu:
199 sayfa
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

47 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
12 saatte okudu
Hiçliğin sınırındaki bir adam Lenz. İçinde boşluk hissediyor kimi zaman. Çoğunlukla dolduramıyor bu boşluğu. Bazen varlığı ağır geliyor ona, bazen de havanın bile ağırlığı altında eziliyor. Düşünüyor, kendi kendine konuşuyor, her şeyin bir düş olduğunu düşünerek yavaş yavaş deliriyor. Çocuk gibi korkuyor bu çıldırma anlarında. Çok güvendiği Oberlin aracılığıyla Tanrı’ya sığınmaya çalışıyor, beceremiyor. Ölmeye çalışıyor, onu da beceremiyor. Bu gelgitlerin, deliliğin sonunda hiçbir şey hatırlamıyor. İçindeki boşluğu dolduramadan öylece yaşayıp gidiyor. Alman tiyatrosunun kurucularından olan Büchner, Lenz’te varoluşu, hiçliği, bir insanın düşünceleriyle birlikte delirmeye doğru psikolojisini çok iyi betimlemiş. Hikayenin kahramanı Lenz’in karabasan gibi üstüne çöken çılgınlık nöbetlerini bir tiyatro oyunu gibi anlatıyor. O anda duygu durumundaki değişikliklerin yanında yüz ifadesinin değişimini bile çok gerçekçi bir biçimde hissettiriyor. Yaşadığı dönemdeki romantizm rüzgarlarına kapılmadan realizmin yolundan ayrılmayan bir üslubu benimseyen Büchner 24 yaşında sürgündeyken hayata veda etmiş. Lenz, çok kısa ama çok çarpıcı bir hikâye. Çok çok iyi…
Lenz
LenzKarl Georg Büchner · Norgunk Yayınları · 202330 okunma
88 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
31 günde okudu
Alman tiyatrosunun temelini atmış oyun yazarı Karl Georg Büchner'in en uzun öyküsüdür LENZ. Lenz, ruhundaki kıskaçtan kurtulabilmek için Vorges Dağları'na doğru yola çıkar ve burada papaz Oberlin'in misafiri olur. Oberlin, bu süre içerisinde Lenz'i gözlemler ve onun hakkında kayda aldığı tüm verileri bize Karl Georg Büchner'in Lenz'i olarak sunar. Lenz'in ruhundaki bu fırtınalı süreç onun akıl sağlığını yitirip Moskova sokaklarında ölü bulunmasına kadar sürer... Beni etkileyen bir eser oldu "Lenz" Duygusal anlamda da oldukça sarsıcı. @everestyayinlari 'ndan çıkan eser'in çevirisi Cem Yavuz tarafından yapılmış. Kitabın ruhunu taşıyan kapak tasarımı ise @hamdiakcay01 Hamdi Akçay imzasını taşıyor. Bu çizimler kitabın içerisinde de olayların akışını destekliyor.
Lenz
Lenz
Karl Georg Büchner
Karl Georg Büchner
Lenz
LenzKarl Georg Büchner · Everest · 202430 okunma
88 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
20. yüzyıl Alman tiyatrosunun temellerini atan Karl Georg Büchner ile selamlıyorum sizi. Bütün toplumları etkilemiş Fransız Devrimi'ni ele alan #dantonunölümü ile tanınan yazarın uzun öyküsü “Lenz” ile… “Fırtına ve Coşku” dönemi şairi ve yazarı Jakob Michael Reinhold Lenz, çılgınca saplantılardan kurtulmak üzere perperişan bir halde Vosges Dağları’na sığınır ve üç haftalığına papaz Oberlin’in misafiri olur. İşte, muhtemelen şizofreniden mustarip Lenz’i misafir ettiği süre boyunca şairin ruh halini ayrıntılarıyla kayda alan Oberlin’in günlüğü, bize Büchner’in Lenz’ini armağan eden kaynakların başında gelir. Tam da temsil ettiği akımla müsemma, fırtınalı ve coşkulu ömründe akıl sağlığını tamamen yitiren J. M. R. Lenz, 4 Haziran 1792 tarihinde Moskova’da bir sokakta ölü bulunur; gömüldüğü yer bilinmemektedir. Modern edebiyatın leitmotivi olan kaygı, dünyaya fırlatılmış olma hissi, gerçekliğin parçalanması gibi temel ontolojik meseleler karşısında derin bir anlamsızlığa ve ıstıraba gömülen protagonistlerin öncülü sayılabilen bu eser Lenz’i ölümsüzleştirir. Goethe ile yolları kesişmiş yazar onun “Yaşamımdan. Şiir ve Hakikat” adlı eserinden ilham almış. Goethe’nin Lenz hakkında yazdıklarını da okuyabileceğiniz bu yükte hafif pahada ağır ezber bozanı umarım teğet geçmezsiniz.
Lenz
Lenz
Lenz
LenzKarl Georg Büchner · Everest · 202430 okunma
88 syf.
·
Puan vermedi
·
21 saatte okudu
georg buchner lenz isimli bu kitabında, Lenz adındaki karakterimizin iç dünyasına inmektedir. Lenz kafasının içindeki sesi bir türlü susturamayan ve o sesin peşinden giden bir kişidir. Çılgınca saplantılarla boğuşmakta olan karakterimiz, tüm bunlardan kurtulmak için bir süreliğine dostu Oberlinin yanına gider. Adı konulmasa da şifozreni adı verilen bu durum Lenz başta olmak üzere etrafındakilerin de yaşamını sürdürmesini güçleştirme yolunda hızlıca ilerlemektedir. Sadece doğanın kendisini anladığını söyleyen Lenzi zamanla saplantıları sağlığından etmeye ve insanları kendisinden uzaklaştırmaya başlayan evreye taşır. Hayatın en ilkel zamanında bile olsa insan aklı insana paranoya yaşatmaya müsait olup sadece insanın zayıf anını bekler sözü gerçekten de anlam kazandı bu kitap sayesinde.
Lenz
LenzKarl Georg Büchner · Everest · 202430 okunma
88 syf.
·
Puan vermedi
#lenz "Ocağın yirmisinde Lenz dağlardan geçiyordu." cümlesi ile başlayan öykü insan ve varlık üzerinde düşündürüyor. Ruh sağlığının inişli çıkışlı zemininde bir insanın, iç dünyasına yaptığı bu yolculukta yavaş yavaş delirme anlarına tanıklık ediyorsunuz. İnsan varlığına dair umudu keser mi hiç, işte Lenz tam da bu haldeydi. Gün geçtikçe de ruh hali daha da kötüye gidiyordu. İçinde öyle büyük bir boşluk vardı ki, her an tüm benliğiyle içine düşüp yok olabilirdi. Onun psikolojik yönüne olan savaşını okurken, insanın çaresizliği, yalnızlığı, kendi üzerindeki hakimiyetini nasıl yitirdiği, sıkışmış ve parçalanmış varlığının onu nasıl etkilediğini görüyorsunuz. İnsanın en büyük mücadelesi, bazen yine kendidir. İnsan hangi tarafına yenilir bilinmez ama bu savaştan mağlup olarak meydanı terk eder. Tıpkı Lenz gibi...
Lenz
LenzKarl Georg Büchner · Everest · 202430 okunma
88 syf.
·
Puan vermedi
"Buraya, 20 Ocak 1778'de geldi. Onu tanımıyordum. Saçlarına ve sarkan buklelerine bakarak ilk başta onu bir marangoz çırağı sanmıştım ancak candan tavırları, kısa sürede saçlarının beni yanılttığını açığa çıkardı" diye bahsediyor ondan papaz Oberlin. Johann Wolfgang von Goethe ise "Minyon ama hoş bir endam; narin biçimi şirin ve bir parça donuk yüz hatları ile mükemmel bir uyum sergileyen albenili, minik bir kafa; mavi gözler, sarı saçlar, kısacası kuzeyli gençler arasında zaman zaman rastladığım türden ufak tefek bir insan; nazik, adeta temkinli adımlar; hoş fakat pek akıcı olmayan bir konuşma ve çekingenlikle mahcubiyet arasında gidip gelen, genç bir adama çok yakışan bir tavır." şeklinde tanımlıyor Lenz'i. 'Fırtına ve coşku dönemi' şair ve yazarlarından olan Lenz, saplantılı ve sanrılı bir haldeyken birkaç haftalığına papaz Oberlin'in misafiri oluyor. Goethe ile ise aynı dönemi yaşayan ve aynı kaygıları paylaşan gençler olarak nadiren buluşarak sohbetler ediyorlar. Doğduğu yerden çok uzakta, sokak ortasında akıl sağlığını yitirmiş bir halde hayata veda eden Lenz'i, Büchner bu kitabında kaleme alıyor. Papazın yanında kaldığı süreyi öyküleyen yazar, papaz ve Goethe'ye de söz hakkı tanıyor bu metninde. Yayınevinin modern klasikler serisinde yer alan kısacık ve etkileyici bir öykü kitabı Lenz. Anlatıma eşlik eden illüstrasyonlar ise W. B. Bayrıl'a ait.
Lenz
LenzKarl Georg Büchner · Everest · 202430 okunma

Yazar Hakkında

Karl Georg Büchner
Karl Georg BüchnerYazar · 6 kitap
Karl Georg Büchner, (kaʁl ˈɡeːɔʁk ˈbyːçɐ d. 17 Ekim 1813, Goddelau, Hessen Büyük Dükalığı - ö. 19 Şubat 1837,Zürih, İsviçre) Alman oyun yazarıdır. 20. yüzyıl Alman tiyatrosunun temellerini atmıştır. Alman romantizminin aksine yapıtlarında, insanları toplumsal, tarihsel ve psikolojik boyutları ile ele aldı. 1835'de yazdığı, ilk oyunu olan Danton'un Ölümü, Fransız Devrimi'ni konu alıyordu. 1836'da yazmaya başladığı fakat yarıda kalan oyunu Woyzeck sonradanAlban Berg tarafından opera olarak bestelendi. Lenz adında bir uzun öykü yazmıştır. Darmstadt yakınlarındaki Goddelau'da Dünya'ya geldi. 1831'de Strasbourg'da tıp okumaya başladı. 1833'de Giesen Üniversitesi'ne geçti; felsefe, tarih dersleri aldı. 1834'te "Hessenli Köy Habercisi" adlı bir bildiri dağıtarak, köylülere kendi haklarını elde etmeleri ile ilgili bir çağrıda bulundu. Ancak bizzat köylüler tarafından ihbar edilip, kaçmak zorunda kaldı. 1835'te Zürich Üniversitesi'nde doğa bilimleri doktorası yaptı. Victor Hugo'dan oyunlar çevirdi. 1836 yılında Zürich Üniversitesi'nde Karşılaştırmalı Anatomi Kürsüsü'nde hoca oldu. Çağdaş tiyatronun gelişmesinde derin bir etkisi olan Büchner, bir oyun yazarının tarihle ilgilenmesi gerektiğini savunmuş ve bireyin adaletsiz toplumsal yaşam düzeni içinde yalnızlığını ve iletişimsizliğini, toplumsal ve tarihsel koşulların elvermezliğini ortaya koymaya çalışmıştır. Fransız Devrimi ve Aydınlanma hareketinin etkilerini taşıyan yapıtlarında, tarihte halkın konumu, sıradan insanların yazgı sorunlarını (Danton'un Ölümü), monarşinin gülünçlüğü (Leonce ve Lena), insan kişiliğini ezen toplumsal baskıyı ve bu baskıya karşı bilincin uyanışını (Woyzeck) işleyen Büchner, son yıllarında içinde yaşadığı Alman romantik akımını aşmış, yeni bir gerçekçilik anlayışıyla kesin kurallara bağlı dramatik tiyatro anlayışının dışına çıkmıştır. Maddeci düşünür Ludwig Büchner onun kardeşidir. 23 yaşında tifo hastalığı yüzünden Woyzeck'i tamamlayamadan hayatını kaybetmiştir.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.