İnsanoğlu ve kendi kendine yaptığı zalimlikten tiksinmişti. İlerleyen zamanda bu durumu belirtmek için defterine, Pazzia bestialissima yani "barbar ahmaklık" yazacaktı. İnsan artık doğanın yapısında model olan varlık değildi. Hiçbir tanrının gözbebeği değildik. İnsan, sadece tekil olarak davranış sergileyen bir canlıydı, dünyaya hükmetmediği gerçeğini kendisine bir türlü söyleyemiyordu. Asil bir ata saygı duymak, insanı asilleştirmekten daha kolaydı.
Hayat, kalıcılığı olmayan bir tasarıdan ibarettir. Talih ise kahpe. Leonardo'nun meşhur sözü gibi, "Şans çıkıp geldiğinde, saçından sıkıca tutun, çünkü emin olun, arkası kel."
İnsanoğlu, etrafındakileri kendisine has bencilliğiyle görmeye eğilim gösterir ve güzellik olgusu da kendi kendine hizmet eden bu bozukluğun büyük bir parçasıdır.
Her doğaçlamacının bildiği üzere, kullanılabilecek bir tek fikir elde etmek için önce on tane fikir bulunmalıdır. Leonardo olasılıkları bir bir ayıklayıp en yükseğini ortaya çıkarmaya alışkındı.
Veba, onu aylarca kaleye kilitlemişti sonuçta, dışarı çıkmıyordu. Belki de kendi içine bakıyor, içsel gözlemini daha da ileri götürüyordu, gözlerini tırnaklarına daha fazla dikiyordu.
Floransa' da o zamanlar tamburi adı verilen, yazılı suçlamaların toplandığı, halka açık sokak kutuları vardı. Bunlara " gerçeğin kovukları" da denilirdi.