Sevginin olmadığı yerde aşkın hükmü yoktur. Çünkü âşık olmak için önce sevmek gerekir. Sevmeyen insanın âşık olması düşünülemez. Bu yönüyle, samimi bir aşkın temelinde, her zaman sağlam bir sevginin var olduğunu kabul etmek zorundayız.
Aşkın varlığı, aradaki mesafenin varlığına bağlıdır. Mesafe olduğu sürece aşk da devam eder. Aşık olduğumuz bir varlığı elde ettiğimiz an, aşkı kaybeder sevgiyi yaşarız.
Gerek insanlığın gerekse insanımızın ayakta kalması, kalıcı olması, olduğu gibi görünmesi, görüntüyü güzelleştirmesi ve güzelliğin temsilcisi olabilmesi, bu duyguların yaşanması ve yaşatılması ile mümkündür.
Leylâ ile Mecnun'un efsanevi aşk hikâyesine, gönlünde sevgiyi ve aşkı büyütmeye çalışan herkesin, her zaman ihtiyacı vardır. Çünkü Yunus'un diliyle: "Aşkı olmayan kişi, misal-i taşa benzer."