Sarı gül, Mecnun'un sararıp solan gönlünü,
kırmızı gül ise, Leylâ'nın gelinlik duvağını temsil eder oldu...
Bu güller her mevsim açıp durdu...
Onlar açtıkça, âşıkların gönülleri açtı, aşkları tazelendi...
Bir süre sonra küçük Kays'ın içini, Leyla'nın aşk ateşi sarmaya başladı. Arkadaşlık, ilgiyi doğurmuş; ilgi, sevgiyi beraberinde getirmiş; sevgi de, aşkı alevlendirmeye başlamıştı.
Sevginin olmadığı yerde aşkın hükmü yoktur. Çünkü âşık olmak için önce sevmek gerekir. Sevmeyen insanın âşık olması düşünülemez. Bu yönüyle, samimi bir aşkın temelinde, her zaman sağlam bir sevginin var olduğunu kabul etmek zorundayız.