spoiler içerebilir
Akıcı ve yalın bir dil ile yazılan bu roman iki farklı hikayenin art arda gelmesi ile tamamlanıyor. İlk hikayede yazarın dili öyle samimi öyle bizden ki... Okurken yer yer güldüm yer yer ağladım.
Kitap sizi sürprizlerle karşılıyor, roman karakteri türkü dinlerken siz de onunla birlikte kitaba yerleştirilmiş bir QR kodu sayesinde o türküyü dinleyerek okumaya devam edebiliyorsunuz.
Romanın ilk ve kısa bölümünü oluşturan birinci hikayenin tadı damağınızdayken birden ikinci ve son bölümünü oluşturan nispeten daha durağan diğer bölüme geçiyorsunuz. Bu kısımda yaratılan karakterlerin her birinin hayata devam edebilmek için kendi sırlarını çözmeleri gerekmesi ve bu uğurdaki çaba, insanın kendi hayatına uzaktan bakmasını sağlıyor. Tıp biliminin içine yerleştirilmiş o bilinçaltı mücadeleleri ve o teknik bilgilerin romana ustaca yedirilişi takdir edilesi.
Ancak sona yaklaştıkça içinizden ülkede o kadar çok sorun var ki bunların hepsi aynı anda tek romana sığdırılmaya çalışılırsa böyle bazı yerler iğreti kalabilir diyorsunuz. Yine de Demirtaş'ın iki hikayesinden sonra gelen ilk romanı olarak bakıldığında bence gayet leziz bir çalışma.
Romanın son sayfasına kadar Kudret'ten bir satır daha bekledim, sanırım hep de bekleyeceğim...