Özgürlüğün güzelliği ve değeri zərluğundadır; kolay ele geçme yişindedir. Çünkü, bağımlı olan herkes, aynı zamanda tepedeki bağımsız azınlığın gücünü oluşturduğu için, özgürlüğün ve buna karşı durmanın yolları hep kanla çizilmiştir.
Tanrı ve insan bir olup Lykia'yı yaratmış. İnsana, boşluğu duvarlarla sınırlamak, mekanlar yapmak düşmüş; kapılar açmış girilsin ve çıkılsın, pencer çerçevelemiş diş dünyayı bakılsın diye, ışık düşsün içeri diye. Ve, tepesindeki güneşten ve yağmurdan korusun, tamamen ona ait olsun diye de çatılarla örtmüş. Herkes kendince bezemiş yapısını; boyamış duvarlarını, heykeller ve kabartmalarla donatmış her yanını. Duvarlara ruh vermiş. Onun yapısı herkesinkinden farklı olsun, ozel olsun istemiş. İstemiş ki, evinde kendisi, tapmakta tanrısı, kamu binalarında yönetimi onurlansın. Tanrı da geri kalacak değildi ya; tüm bunlar için cömertçe malzeme sunmuş insanına; Taş sunmuş, çamur sunmuş, ağaçların en iyisini sunmuş. Üstüne üstlük eksilmez ışık düşürmüş üstlerine. En mavi denizi de değdirmiş eteklerine, Tanrı ve insan bir olup Lykia'yı yaratmış.
Lykia Bölgesi'nde Museviliğin varlığına ilişkin mimari ve ikonografik kanıtlar ilk kez bir arada ve kuşku içermeyen biçimde Andriake'de tarafımızdan keşfedilmiştir.