Locke Posts

You can find Locke books, Locke quotes and quotes, Locke authors, Locke reviews and reviews on 1000Kitap.
Özel mülkiyet, insanın emeğiyle, kendi kişiliğini üretilen nesneye yaydığı için doğmuştur. İnsan, üretilen nesneye kendi gücünü harcamakla onları kendisinin bir bölümü durumuna getirir. Bunların yararlıkları da, genel olarak üzerlerine harcanan emek ile orantılıdır[6]. Diğer yandan, insan yaşamak için bunu yapmak zorundadır. Bunun için, başkalarının rızasına gerek yoktur. Çünkü, öbür insanların rızalarını beklemeye koyulan, muhtemelen hiçbir zaman ortaya çıkmayacak bir ortak rızayı beklerken hayatını kaybederdi.
Locke’un düşüncesince yaşam, özgürlük ve mal sahipliği birbirinden ayrılmaz bir bütündür ve genel olarak mülkiyet kavramı ile açıklanmaktadır. Bununla birlikte, Locke’un felsefesini analiz eden çalışmalarda, mülkiyetin günlük kullanımındaki anlamının ön plana çıkarıldığı görülmektedir[4]. Bunun yanısıra Locke mülkiyet hakkının çalışmayla kazanılacağına inanmaktadır. O’na göre, yeryüzü Tanrının insanlara ortaklaşa yararlanmaları için sunduğu bir nimettir. Akıllı bir yaratık olan insan, bu nimeti çalışması ile işler, üretir ve kendi emeğiyle doğadan söküp aldığı bu nimet de onun malı olur. Mülkiyetin gerçek kaynağı insanoğlunun çabası olup, mal edinme konusunda çalışmanın dışında herhangi bir sözleşmenin, yasanın ya da otoritenin sözü geçemez[5
Reklam
Hoşgörü Üstüne Bir Mektup adlı eserinde Locke mülkiyeti en geniş anlamda tanımlamaktadır. O’na göre devlet, insanların sadece kendi sivil çıkarlarını tedarik etmek, korumak ve geliştirmek için oluşturulmuş bir insan toplumudur. Bu sivil çıkarlar “hayat, özgürlük, sağlık ve bedenin dinlenmesi; ve para, araziler, evler, eşyalar ve benzeri gibi dışsal şeylerin mülkiyetidir”[2]. Yine, Locke mülkiyeti Two Treatises Of Government adlı eserinde mülkiyet “genel adı” altında topladıklarının insanların “canlarının, özgürlüklerinin ve mallarının” olduğunu ifade etmektedir[3].
Locke’a göre birincil doğal hak insanın kendini koruma ve yaşama hakkı olduğu için bu amaç uğruna gerekli olan şeylere de hakkı vardır. Tanrı insanlara toprağı ve yaşamlarını sürdürmelerini sağlayacak olan her şeyi vermiştir. Bu nedenle üzerindeki ve içindeki şeyler açısından olmasa da, toprağın kendisi açısından insanları n özel mülkiyetinin olması Tanrının istenci ile uyumludur. Özel mülkiyet için birincil hakkı oluşturan şey emektir; doğa durumunda bir insanın emeği kendisinindir ve “emeğini karıştırarak kökensel durumundan uzaklaştırdığı her şey de onun olmaktadır.” Örneğin meyve ağaçtayken herkesindir ama toplanan meyve toplayanındır. Çünkü onlara emeğini katmış ve onları ortak mülkiyet durumundan uzaklaştırmıştır. Toprak için de durum böyledir: Bir kişi korudaki ağaçları kesip temizler ve açılan alanı sabanla sürdükten sonra oraya tohum atarsa, o toprak da, alı- nacak ürün de onundur. Çünkü bu işe emeğini katmıştır. Kuşkusuz bu betimleme doğa durumu için geçerlidir. Yurttaş toplumu durumunda özel mülkiyetin ve emeğin düzenlenmesi farklı koşullarda ve yurttaşlık yasalarına göre düzenlenip korunur. Locke’a göre insan iki hakla doğar: Birincisi öz varlığına bir özgürlük hakkı, ikincisi, kardeşleri ile birlikte babasının mülklerini miras alma hakkıdır. Çünkü doğa durumunda aile doğal toplumdur ve babaların çocuklarını geçindirmek gibi bir ödevleri vardır
İnsanlar doğaları gereği etik yasayı ve kutsal yasayı keşfetme ve buna göre davranma yeteneğine sahiptirler. İnsan kendisini saldırılara karşı savunabilir ve kişisel kararına dayalı olarak saldırganları cezalandırabilir ama bu durum yaşamını ve özgürlüğünü koruma hakkından doğar. İnsan bu eylemi kendisini sürekli bir yargıç olarak görmeksizin, doğal ahlak yasası gereği gerçekleştirir. Locke’un öngördüğü doğa durumunda bireyin değeri, onun Tanrı’nın bir yaratığı olarak sahip olduğu yaşama hak ve özgürlüğü, akıl yasası olarak tüm insanlar tarafından algılanıp kabul edilir; şu halde özü ahlaksal ve Tanrısal olan doğa yasası, insanların doğal hak ve ödevlerini onlara aklı n sesi olarak duyurmaktadır. Locke’a göre insanların doğuştan sahip oldukları doğal haklar, kendini koruma ve yaşamını savunma hakkı, özgür olma hakkı ve mülkiyet hakkıdır.
Ahlak Yasası: Buna düşünce ve saygınlık yasası da denebilir. Burada yasayı belirleyen ‘erdem’ ve ‘kötülük’ terimleridir. Tüm toplumlarda erdem ve kötülük adlarının beğenilen ve beğenilmeyen eylemlere verildiğini görebilmekteyiz. İnsanlar beğenilen ve övülen erdemlere erdem, beğenilmeyen ve yerilen eylemlere de kötülük gözüyle bakarlar. Erdem ya da kötülük olduğu söylenen şeylerin ölçütü açık ya da örtük bir uzlaşmayla yerleşmiş olan onaylama ya da beğenmeme, övme ya da yermedir. Erdem her yerde övülmeye değer görülen şeydir. Kötülük de her yerde yerilmeyle birlikte giden şeydir. Şu halde ahlak yasasının yaptırım gücü övme ve yermedir. Gerçekte ötekilere göre en etkili olan bu yasadır. İnsanlar yerilmek yerine kendilerine iyi ün sağlayacak işler yapmak, bir başka deyişle beğenilmek ve övülmek isterler. Ahlak, eylemlerimizin bu etik kurallarla bağıntısını dile getiren bir terimdir
Reklam
Yurttaşlık Yasası: Toplum içinde yaşadığımıza göre öteki insanlarla ilişkiler açısından suçluluk ve suçsuzluğun ölçüsü yurttaşlık yasasıdır. İnsanların eylemlerinin suç olup olmadığını saptamak üzere bunların karşılaştırıldığı bir başka yasa türüdür. Buradaki iyi ve kötü, yasaya uyup uymadığımıza göre yargıç kararıyla gelen iyi ya da kötüye haz ya da acıya ödül ve ceza denir.
Kutsal Yasa: Locke, Tanrı’nın yasa koyma hakkı olduğunu savunur. Ona göre, Tanrı eylemlerimizi iyiye yöneltecek kadar iyi ve bilgedir ve öteki dünyada vereceği ödül ve cezalarla bunu sağlayacak kadar güçlüdür. İnsanlar günah ve sevap olarak Tanrı’dan mutluluk mu mutsuzluk mu geleceğine eylemlerini bu yasayla ölçüştürerek karar verirler.
Ahlak alanındaki belirsizlikler, ancak, ahlaksal sözcüklerin karşılık geldikleri şeylerin özü tam olarak bilindiği, ahlaksal sözcükler kesin tanımlara kavuşturulduğunda mümkün olur. Locke’a göre üç çeşit yasa vardır: Kutsal Yasa, Yurttaşlık Yasası ve Ahlak Yasası.
etik önermeler yanlış ya da oransız olmaları olanaksız olan etik ideler üzerinedir. Demek ki ahlaksal iyi alandaki en temel sözcük ‘iyi’dir ve herkes bunun ne anlama geldiğini bilir: İyi ve kötü, haz ve acıdan ya da bizde haz ve acıya yol açan şeyden başka bir şey değildir. Demek ki ahlaksal iyi ve kötü de istençli eylemlerimizin etik yasalarla uyuşup uyuşmamasından başkası değildir. Locke üç çeşit yasadan söz eder: 1. Kutsal yasa, 2. yurttaşlık yasası, 3. Ahlak yasası. Sorun, bunlar arasındaki ilişkinin ne olduğudur.
28 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.