Kitabı ilk okumaya başladığımda resmen Humbert’ın hislerini kendim besliyormuşçasına psikolojiye büründürdü, kendimi sorguladım kendimden tiksindim. Karakter, çevre ve olay anlatımları o kadar iyiydi ki herkesi her şeyi biliyor gibiydim. Lolita ile tanışmamızdan sonra olaylar bir tık daha okunabilir hale geliyor (sıkıcılığından ziyade bir tık daha az sübyancı hissettirdiğinden..). Bazen olaylar yabancı isim sayısı sebebiyle veyahut durumla pek de alakası olmayan çevrenin insanların betimlemeleriyle karışsa sonunu merak ettiren bir kitaptı. Arada bir Humbert’in bizimle konuşup düşüncelerimi tahmin etmesi de çok hoştu. Detaylı anlatımı sevmeyen kişiler için cehennem olabilecek ama okunması gereken bir kitap..