İnsan, çelik kirişler üzerine yerleştirilmiş dar bir tahtanın üzerinde yürümekte olduğunun ve dış duvarın, tüm gösterişli taş süslemelerine karşın, yalnızca rüzgârın gücüne dayanabilecek kalınlıkta olduğunun bilincindedir.
İnsan, iskelenin kıyısında durup, vinçlerin, demir atmış gemilerin ambarlarından o varili, bu sandığı, şu öbür balyayı kaldırışını izlerken, kendisini önemli, karmaşık, gerekli bir varlık gibi duyumsar.