Londra'da Hoş Cinayet sözleri ve alıntılarını, Londra'da Hoş Cinayet kitap alıntılarını, Londra'da Hoş Cinayet en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Benim de pisliğe batma zamanım gelmişti. Belki ölecektim, belki yaşayacaktım; kayığa binip bilinmeze giderken hiç de munis bir kadın olmaya niyetim yoktu.
Birini öldürmek aslında ona değer vermek anlamına gelmiyor mu?
Zekâmdan, bilgeliğimden, yapabilme becerim ve irademden korktukları için beni öldürmek isteyeceklerdi!
İnsan denilen cerahatin, hayatını güzelleştirmek için atmayacağı takla olmadığı gibi o küçücük pasta dilimini kendisine zehir etmek gibi akla hayale gelmeyecek meziyetleri de vardır.
Dünyanın bana ağır ama gerçekten ağır geldiğini dibine kadar hissettim. Yürürken birdenbire ağlamaya başladım. Oysa ben öyle ota boka ağlayan bir kadın değildim. Gözyaşlarımı tutamadım.
İstanbul'da da böyleydi işte; insanlar en zor matematik problemlerini büyük kentlerin kalabalık kaldırımlarında yürürken çözüyor ama hayata dair basit sorunlarda aptallaşıyorlardı.
Birçoğunun mezarı bile yoktu. Devlet, göçük altında kalan madencilerin çıkartılmasının maliyetinin çok yüksek ve tehlikeli olduğuna karar verirse babanız, oğlunuz, kardeşiniz yerin metrelerce altında kömüre karışıyordu.
Yani, aslında olağanüstü hiçbir şeyi yoktur, her şey standarttır. Bir yerini kesince hastaneye gidersin, yani hangi hastaneye gidersen git, koluna ya da herhangi bir yerine sarılan sargı bezi bile aynıdır. Standarttır yani!